23 Kasım 2010 Salı

Şirket yöneticilerine, özellikle de yönetim kurulu üyelerine uyarılar

Zeki GÜNDÜZ / VERGİ PORTALI

12.11.2010 - 08:49


Değerli DÜNYA okurları bugün sizlerle gümrük incelemelerinde karsılaştığımız, can sıkıcı sonuçlara yol açabilecek konuları paylaşacağım.


Neden özellikle yönetim kurulu?

Özellikle de yönetim kurulu üyelerinin dikkatini çekiyorum, çünkü şirketlerde yaşanan ve özellikle de cezai işlem yapılmasını gerektiren bir durum ortaya çıktığında ilk akla gelenler yönetim kurulu üyeleri olduğundandır.
Bu nedenle yönetim kurulu üyelerinin kendi selametleri açısından da mali konulara özel ilgi göstermeleri yerinde olacaktır.

Diğer yöneticiler açısından durum

Şirketin herhangi bir yöneticisi bilerek veya bilmeyerek yönetim kurulu üyesini karakola, mahkemeye düşürürse kendi kişisel kariyeri açısından hiç iyi olmayacaktır. Bu nedenle uyarılarım onları da yakından ilgilendiriyor.

Yeni gümrük inceleme sistemi

Gümrük inceleme elemanları artık vergi incelemesi yapar gibi şirketlere gelerek incelemeler de yapıyorlar.

Dolayısıyla ithalat veya ihracat yapan şirketler bundan böyle gümrük inceleme elemanlarını da iş yerlerinde görmeye başlayacak.

Ne gibi problemler yaşanıyor?

1. İlave faturalar

Kastim ithalattan sonra, daha önce ithal edilen bir malla ilgili olarak fiyat farkı, fiyat ayarlaması vb adlarla gelen, ya da malla ilgili bir takım hakların ayrıca faturalanması anlamına gelen faturalar.

Bunların tamamı veya bir kısmının malın gümrük değerine ilave edilmesi gerektiği ileri sürülebilecektir.

Edilmediğinin tespiti halinde cezai yaptırımlarla karşılaşabilme ihtimali mevcuttur.

2. Pragmatik çözümler

İthalat veya ihracat işlemlerini hızlandırabilmek için ithal edilen firma yerine yaratılan, içeriği doğru ancak orijinal olmayan belgeler. Veya bir sureci veya formaliteyi atlatmak-hızlandırmak için yapılan beyanlar.

Mali bir kayıp olmasa bile sizi yargıç karşısına çıkartabilir.

3. Tarife yanlışlıkları

Tarifenizden emin olun. Özellikle yeni bir mal çekerken.

4. TF düzeltmeleri

Transfer fiyatlamasına dönük olarak debit note la yapılacak düzeltmeler sorun yaratabilir.

5. Alınan hizmet faturaları

İthalatla ilgili yurt içinden alınan bazı hizmetlerle ilgili faturalar (düzenleyenin sahte belge düzenlediği vb iddialarla) sorun yaratabilmekte, ilişkide bulunduğunuz şirket sahte belge düzenleyen kategorisine sokulmuşsa siz de sahte belge kullanma ihtimali olan şeklinde kategorize edilirsiniz.

6. Elle gelen düğün bayram mı? Öteden beri yapılan doğru mu?

Bir uygulamanın herkesçe veya uzun zamandır aynı şekilde yapılıyor olması doğru olduğu anlamına gelmez. Örneğin serbest bölgelerle ilgili uygulamalar 25 sene sonra problem haline geldi.

7. Royalty ödemeleri

Malın bedeline dahil edilmesi gerektiği iddiası sıkça yapılmaktadır. Ödediğiniz gayrimaddi hak bedellerinin değere dahil edilmesi gerekip gerekmeyeceğinden emin olun.

8.Yolcu beraberinde gelen eşya

Gümrüğe tabi olması gerekirken gümrükte beyan edilmemişse yapılan işlem kaçakçılıktır. Firmalar yükte hafif mallarda, acil ihtiyaçları için bu yönteme zaruri olarak sıkça başvurmaktadır.

9. Kurye ile gelen eşya

Yolcu beraberindeki açıklamalar burası için de geçerli.

10. Montör yanında gelen eşya

Türkiye'ye bir takım test veya kontroller yapmak için yanında cihazlar getiren kişilerin bir sıkıntıyla karşılaşmamaları için gümrükte kayıt altına alınmaları gerekiyor.

11. Kendi kendine düzeltmeler (+- farklar)

Gönderilen malların faturada ve gümrük beyanında belirtilen miktardan fazla ya da eksik olması halinde gümrük idaresinin bilgisi haricinde yapılan düzeltmeler sorunlara yol açabilir.

12. İhracatta alıcıya yapılan kolaylıklar

Bazen sırf mal satabilmek için şirketlerin bir normal fatura düzenlediği bir de daha düşük bir bedelle (kayıtlarına diğerini alarak) fatura düzenlediğini duymaktayız.

Karşı tarafın daha az gümrük vergisi ödemek için yaptığı bu işlem nedeniyle de ceza alabilirsiniz.

http://www.dunyagazetesi.com.tr/sirket-yoneticilerine-ozellikle-de-yonetim-kurulu-uyelerine-uyarilar-zeki-gunduz_50_106023_yazar.html?

Defter ve belgeler kaç yıl saklanmalı?

http://www.dunyagazetesi.com.tr/defter-ve-belgeler-kac-yil-saklanmali-zeki-gunduz_50_102559_yazar.html?


Zeki GÜNDÜZ / VERGİ PORTALI
08.10.2010 - 09:11

Değerli DÜNYA okurları, Vergi Usul Kanunu'na baktığımızda, mükelleflerin defter ve belgeleri saklama ve ibraz yükümlülüğü 5 yılla sınırlı. Ancak, uygulamada 5 yıldan daha geriye giden çok sayıda problemle karşı karşıya kalınabilmekte, bu problemler nedeniyle de 5 yıldan daha önceki dönemlere ilişkin defter ve belgelere de ihtiyaç duyulabilmektedir.

Doğrudan ibraz ve saklama mükellefiyetini uzatmasa da dolaylı olarak ibraz ve saklama yükümlülüğünü uzattırabilecek hususları özetlemeye çalışayım.

1. Takdir komisyonunda geçen süre tarhiyat zaman aşımını uzatır
İlk etapta takdir komisyonunda geçebilecek süre dışında VUK'ta zaman aşımını ileriye taşıyabilecek başkaca bir düzenleme aklımıza gelmiyor.
Yeni düzenleme ile takdir komisyonunda geçecek süre de 1 yılla sınırlandırıldı ancak geçmişe dönük bir geçiş dönemi getirildi.

Şayet 6 yıl öncesi ile ilgili bir takdir komisyonu kararı ile karşılaşılır ve konu yargıya taşınmak istenirse defter ve belgelerin varlığı, ibraz edilebilirliği sorunun çözümünde önemli bir dayanak olacaktır.

2. Devreden KDV

Şayet 5 yıldan fazla süreden gelen devreden KDV varsa, bugün o konuda bir inceleme yapılırken açıklama dolayısıyla defter ve belgelerin istenebileceği ileri sürülebilir.

3. Devam eden yatırımlar

5 yılı aşkın süredir aktif hesaplarda "devam eden proje" diye takip edilen ve 5 yıldan sonra aktifleştirilerek amortisman ayrılmaya başlanılan hesaplarla ilgili geçmişe dönük de izahat istenebilir. Bu durumda da ilgili döneme ilişkin defter ve belgelerin varlığı sorunu çözümüne katkıda bulunabilecektir.

4. Yatırım indirimi hesap ve tutarları

Yeni dönemde indirilebiliyorsa ilgili dönemler incelenmek istenebilecektir.

5. Halen amortisman ayrılmaya devam eden aktif kıymetler

Amortisman kıymet ve oranlarıyla ilgili hususlar incelenirken amortisman konusunda çıkabilecek tartışmaların çözümünde defter ve belgelerin varlığı yararlı olabilecektir.

6. Devam eden vergi yargısı ihtilafları

Yargıdaki ihtilaf kesin olarak çözülene değin defter ve belgelerin muhafazası yararlı olacaktır. Sadece vergi yargısı değil tüm ihtilaflı işler için aynı şekilde davranmakta fayda var.

7. Mahsup, düzeltme vb işlemler varsa

İlgili defter, belge ve kayıtları olabildiğince saklamakta fayda var.

8. Türk Ticaret Kanunu'nda saklama süresi 10 yıl

İşletmeler Türk Ticaret Kanunu'na göre defter ve belgeleri 10 yıl muhafaza etmekle yükümlüdür. Bu konuda, muhafaza etmemeye açık bir müeyyide bağlanmış olmamakla birlikte, işletme yönetimi bu nedenle doğabilecek zararlardan şahsen sorumlu tutulabilecektir.

9. Vergi dairesince borç ödenmedi iddiası

Özellikle ödeme makbuzlarının olabildiğince muhafazasında fayda var. Vergi idaresi kendi kayıtlarına göre ödenmedi diye görülen tutarların peşine sonuna kadar düşebilir (bir şekilde tahsil zamanaşımını uzatarak), makbuzlarınızla ödemeyi ispat edemezseniz zor durumda kalabilirsiniz.

10. Teminat çözme işlemleri

Vergi dairenize verdiğiniz bir teminat var ve çözmek istiyorsanız, teminat çözülürken teminatı teslim ettiğinizde size verilen makbuzun aslı sizden talep edilecektir.

Sonuç

Yukarıda saydığımız belki çoğaltılabilecek durumların hiç birinde defter ve belgeleri ibraz edemediğiniz için saklama ve ibraz yükümlülüğünü yerine getirmemekle suçlanamazsınız. Ancak size karşı ileri sürülecek iddialara karşı koyabilmek için defter ve belgelerinizin varlığı yarar sağlayacaktır.

Doğum borçlanmasındaki tuzağa dikkat

SGK, borçlanma dilekçesi verirken, Bağ-Kur’lu veya isteğe bağlı Bağ-Kur’lu olanların ödedikleri süreleri ‘Bağ-Kur’lu sayacağım’ diyor.

Doğum borçlanması ile ilgili olarak SGK tarafından hazırlanan 2008/111 sayılı Hizmet Borçlanma İşlemleri Genelgesi’ne göre; “2008 yılı Ekim ayı başından önce geçen ve bu tarihten sonra borçlanılan sürelerle bu sürelere ait kazançlar 5510 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerine göre değerlendirilecektir” denilmek suretiyle doğum borçlanma sürelerinin 4/a (SSK’lı olarak) sigortalılık süresinden sayılacağı belirtilmiştir.

GENELGEYLE DUYURDU Bu konuda SGK memurları yanlışlık yapmasın diye de konuyu örneklendirmişlerdi. Genelge’deki örneğe göre; son sigortalılığı 4/b (Bağ-Kur) olan sigortalının doğum borçlanması yapması halinde borçlandığı süreler kazanç ve hizmet olarak 4/a (SSK) kapsamında geçmiş hizmet olarak değerlendirilir” denilmişti. SSK’lıların (4/a) sigortalısı olarak işten ayrıldıktan sonra 300 gün içinde doğum yapma şartı konusunda kaybettiği davalar sonrası geri adım atan SGK, 300 gün şartını kaldırdı ve bunu 2010/106 sayılı yeni Hizmet Borçlanma İşlemleri Genelgesi’yle duyurdu. Fakat bu genelge ile kadınlara tuzak hazırladı. Buna göre; doğum borçlanmasının statüsünün, sigortalının borçlandığı tarihteki sigortalılık statüsü olacağı, zorunlu sigortalılığı sona erdikten sonra isteğe bağlı sigortaya prim ödeyenlerden doğum borçlanması yapanların, borçlandırılan sürelerinin 4/b (Bağ-Kur) kapsamında, sigortalılık olarak değerlendirileceğini de ekledi.

SON YEDİ YIL KURALINA DİKKAT

SGK’nın yeni borçlanma genelgesi ile kadınların doğum borçlanması yaparken, SSK’lı çalışıyor olması gerekir aksi halde SSK’dan değil, Bağ-Kur’dan emekli olma riskini alırlar. SGK’nın tuzağına düşerler. Bilindiği üzere, Hizmet Birleştirme Kanunu’na göre, emekliliğe esas sigortalılığın tespitinde, sigortalıların geriye doğru prim ödenerek geçen son yedi yıllık fiili hizmet (360x7=2520 gün) süresi esas alınmakta, aylığın bağlanıp ödenmesi, bu süre içinde fiili hizmet süresi fazla olan statüden yapılmaktadır. SSK (4/a) emeklilik şartlarından emekli olamayan sigortalılar isteğe bağlı sigortaya son verip bir işte çalışmaya başlayarak (SSK) 4/a sigortalısı olur ve sonrasında doğum borçlanması talep ederlerse, borçlanılan süreler 4/a (SSK) sigortalılık sürelerinden sayılacağından emeklilik şartlarından olumsuz etkilenmeyeceklerdir. Yoksa, mahkeme yolu dışında SGK’dan emekli olamazlar.

Ali Tezel / Habertürk