13 Eylül 2011 Salı

Yabancıların ihracat muaflığı

Zeki GÜNDÜZ / VERGİ PORTALI



09.09.2011 - 08:54



Türkiye 'den mal alan yabancı şirketler isterlerse Türkiye'de bir kuruş kurumlar vergisi ödemeyebilirler. Ancak bu konu, sonrasında bir problem yaşamamak için çok dikkatli ele alınması gereken bir konu.



Aslında bu konuda bir hüküm öteden beri Kurumlar Vergisi Kanunu'muzda mevcuttu. Yeni KVK düzenlemesi sırasında bu madde ufak bir tadilatla olduğu gibi korundu (KVK madde 3/3-a bendi).



Bu düzenleme eski KVK'da ilk günden beri olmasına rağmen bu güne kadar bakanlıkça tebliğ şeklinde bir açıklama yapılmamış, daha ziyade mukteza şeklinde görüşler verilmişti. İlk defa bir tebliğde (22.2.1.) bu konuda bir açıklama yapıldı.



Muafiyetten yararlanma şartları:


Bu düzenlemeye göre ;


- Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi (örneğin Türkiye'de bir şubesi) bulunan yabancı (kanuni ve iş merkezleri Türkiye'de bulunmayan, kanuni veya iş merkezi yabancı bir ülkede bulunan) kurumlar tarafından, -

- Bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla,


- İhraç edilmek üzere Türkiye'den satın aldıkları malları,

-Türkiye'de satmaksızın yabancı memleketlere göndermelerinden doğan kazançlar Türkiye'de vergilenmeyecektir.



''Türkiye'de satmak'' maksadın anlamı madde metninde: ''Alıcı veya satıcının ya da her ikisinin Türkiye'de olması veya satış sözleşmesinin Türkiye'de yapılmasıdır.'' şeklinde açıklanmıştır.



Maddenin önceki şeklinde Türkiye'de üretilen malların ihracı da bu çerçevede Türkiye'de vergiden muaftı. Yeni düzenlemede üretim varsa artık bu muafiyetten yararlanabilmek mümkün olmayacaktır.



Fatura ana merkeze düzenlenmeli



Kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumlarca Türkiye'den yalnızca mal teminine yönelik bir işyeri oluşturulması veya daimi temsilci bulundurulması ve temin edilen malların iç pazara sunulmayarak faturanın ana merkeze gönderilmesi halinde Türkiye'de vergilenecek bir gelirden bahsedilemeyecektir.



Fatura ana merkeze kesilmekle birlikte, malın bu merkezin yurt dışında başka bir şubesine gönderilmesi, bu muaflıktan yararlanılmasına engel teşkil etmeyecektir.



Türkiye'de yapılabilecekler;



Temin edilen malların;



- İlaçlanması



- Dondurulması,



- Yıkanması,



- Çuvallanması,



- Kolilenmesi gibi malların niteliğinde herhangi bir değişiklik yapmayan, malı başka bir ürüne dönüştürmeyen ve katma değer yaratmayan işlemlere tabi tutulması muafiyetten yararlanmayı engellemeyecek.



Ancak, malı başka bir ürüne dönüştüren ve katma değer yaratacak işlemler muafiyetten yararlanmayı engelleyebilecektir.



Nelere dikkat etmeli?



Bu konuda bir işlem yapılması düşünüldüğünde dikkat edilmesi gereken hususları şöyle sıralayabiliriz:



1. Yapılacak işlemin verilen örneklerdeki gibi ürünün niteliğini dönüştürmeyen bir işlem olduğuna,



2. Yapılan işlemin ürüne bir katma değer katmadığına,



3. Faturanın merkeze kesildiğine,



4. Yurt dışındaki şirketin iş merkezinin (işlerin bil fiil idare edildiği yer) Türkiye'de bulunmadığına,



5. Malın nihai alıcıya değil merkeze veya merkezin bir başka şubesine gönderiliyor olduğuna,



6. İç pazara satış yapılmıyor olmasına.



Açıklığa kavuşturulması gereken konular



Bu konuda açıklığa kavuşturulması gerektiğine inandığımız konuları şöyle sıralayabiliriz:



1. Defter ve belge düzeni,



2. Beyanname vb mükellefiyetleri,



3. Yüklendikleri KDV varsa iade alabilecekler mi?



4. Aynı zamanda iç pazara da satış yapılacaksa vergileneceği açık olan bu işlemleri ile muaf olan işlemleri birbirinden ayırarak yapabilecekler mi?



5. Türkiye'den satın alacakları malların menşei önemli mi?



6. Merkezin mensubu olduğu grubun Türkiye'de tam mükellef bir şirket şeklinde şirketleri olmasının bir önemi var mı?



7. Türkiye'de satın alınan malın gruba dahil bir şirket tarafından üretiliyor olmasının bir önemi var mı?



8. Faturası merkeze kesilen malın ille merkeze veya merkezin bir şubesine mi gönderilmesi gerekiyor,



9. Kâr payı stopajı uygulanacak mı?

İş kazasında kusur tespitini kim yapacak?

Resul KURT / İŞ HUKUKU VE SOSYAL GÜVENLİK

info@resulkurt.com

09.09.2011 - 08:53

İş kazaları, ülkemizin en önemli sorunlarından birisi olmaya devam ediyor. İş kazası, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda sayılan durumlar sonucunda meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olay olarak tanımlanmıştır.



Bir olayın iş kazası sayılabilmesi için, kazayı geçiren kişinin sigortalı olması, sigortalının işyerinde ve ya işyerinden sayılan yerlerde bulunması, olayın işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle meydana gelmesi, kaza ile sonuç arasında uygun bir illiyet bağının bulunması, kaza sonucu bedence veya ruhça özre uğraması ve bu unsurların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak iş kazası işin yürütümü sırasında meydana gelen olayı ifade etmekte ise de, yapılan işle ilgisi olmayan bazı hal ve durumlarda meydana gelen olayları da kapsamaktadır.



İş kazası soruşturmaları, "İş Kazası ve Meslek Hastalığı Bildirim Formu" ile bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı, yararlanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesinin uygulanıp uygulanmayacağı, olayın meydana gelmesinde sigortalının kastı, ağır kusuru, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi ile üçüncü şahısların kusurlu halleri sonucu meydana gelip gelmediği konularında karar verilebilmesi için yapılmaktadır.



İşyerlerinde meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı olayları nedeniyle işveren, sigortalı ve üçüncü kişilerin, meydana gelen olaylardaki kusur derecelerinin belirlenebilmesine ve sorumluluk çerçevesinde 5510 sayılı Kanuna göre işlem yapılabilmesi için, SGK denetim ve kontrolle görevli memurları tarafından kusur oranı belirlenmemekteydi. Bakanlık iş müfettişlerince kusur oranlarının tespiti için konu bakanlık ilgili çalışma bölge müdürlüklerine intikal ettirilmekteydi.



Ancak, meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı olaylarında işveren sigortalı ve üçüncü kişilerin kusur oranlarının belirlenebilmesi amacıyla SGK birimlerince iş kazası ve meslek hastalığı olaylarının Bakanlık çalışma bölge müdürlüklerine intikal ettirilmesinin bu birimlerde ve iş müfettişlerinde çok yoğun bir iş yüküne sebebiyet verdiği, bu yoğunluğunda iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin önleyici denetimlere ağırlık verilememesine sebep olduğu gerekçesiyle iş kazası ve meslek hastalığı vakalarında işveren, sigortalı ve üçüncü kişilerin kusur derecesinin belirlenebilmesi için konu artık Bakanlık çalışma bölge müdürlüklerine intikal ettirilmeyecek.



Buna göre iş kazası ve meslek hastalığı olaylarında, işveren, sigortalı ve üçüncü kişilerin kusur oranları konusunda;



1- Maluliyet veya ölümle neticelenen, uzuv kaybı olan iş kazaları ile bütün meslek hastalıkları için trafik kaza tutanaklarında belirtilen kusur oranları ve mahkemelerce verilen kararlarda belirtilen kusur oranlarına göre işlem yapılacaktır.



2- Bunların dışında kalan iş kazası vakaları için ise Sosyal Güvenlik Denetmenleri/ Kontrol Memurlarınca denetim raporlarında belirtilen kusur oranları ile trafik kaza tutanaklarında belirtilen kusur oranlarına göre işlem yapılacaktır. Bu nitelikteki iş kazalarına ilişkin denetim raporlarında kusur oranlarına mutlaka yer verileceği belirtilmiştir.




http://www.dunya.com/resul-kurt_22_0_yazar.html

10 Eylül 2011 Cumartesi

Evdeki kadının vergi ve sigortası

Şükrü KIZILOT


skizilot@yaklasim.com




BAŞLIKTAKİ kadın, eşiniz değil. Dışarıdan gelip, belli bir ücret karşılığı evin temizlik işlerini yapan ya da çocuğa bakan kadınlar...

Eşlerin çalıştığı ya da evin hanımının hem eşi hem ev işi hem de çocukla ilgilenemediği durumlarda, dedelerimizin dedesinin zamanında, birden fazla eş alınarak, sorun pratik bir şekilde çözümleniyormuş. Şimdi bunlar çok gerilerde kaldı. Ev işleri ve çocuk bakımı için, belli bir ücret karşılığı eve temizlikçi kadın ya da çocuk bakıcısı getiriliyor.

ÇALIŞANLARIN SİGORTASI

Ev işlerinde çalışıp, temizlik yapan ya da çocuk bakan kadınların, çoğunun sigortalı çalıştırılmadığı göze çarpıyor. Oysa bu kadınların çalıştırılmaları “sigortalı” olmalarını gerektiriyor.

Hemen belirtelim, ev hizmetlerinde çalışan ve temizlik ya da çocuk bakıcılığı yapan kadınlar, İş Kanunu değil, “Borçlar Kanunu” kapsamında değerlendiriliyorlar.

Bu kadınlara da en az “yasal asgari ücret” ödenmesi gerekiyor. Bu ücret ise 16 yaşını doldurmuş olanlarda brüt 837 TL, doldurmamış olanlarda da brüt 715,50 TL.

MÜREBBİYEYE VERGİ VAR

Evlerde, temizlik işlerinde çalıştırılanlara ödenen ücretlerden, gelir vergisi kesintisi yapılmıyor (Gelir Vergisi Kanunu Md. 23/6). Aynı maddeye göre “sütnine” ve “dadılara” (sadece çocuk bakanlara) ödenen ücretler de gelir vergisinden müstesna tutuluyor. Ancak, “mürebbiyelere” yani çocuğun eğitim ve bakımı ile görevlendirilen kadınlara ödenen ücretler, GVK 23/6. maddenin parantez içinde yer alan bir hüküm uyarınca, istisna kapsamında değil. Yani mürebbiye ücretlerinin gelir vergisine tabi tutulması gerekiyor.

YAPILACAK İŞLEMLER

Evlerinde temizlikçi ya da çocuk bakıcısı kadın (çok rastlanmamakla birlikte erkek) çalıştıranların, aşağıdaki işlemleri yapmaları gerekiyor.

1- Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK), ilgili sigorta müdürlüğüne, “işyeri bildirgesi” verecekler. SGK’da işyeri tescilini yapıp, şifre verecek.

2- SGK’nın ilgili sigorta müdürlüğüne, elektronik ortamda “sigortalı işe giriş bildirgesi” verecekler.

3- Her ay, en geç ait olduğu ayı izleyen ayın 23’ü akşamına kadar elektronik ortamda “aylık sigorta prim ve hizmet belgesi”ni SGK’nın ilgili sigorta müdürlüğüne verecekler. Primleri de o ayın sonuna kadar ödeyecekler.

4- Mürebbiye dışındakilerin ücretleri, gelir vergisinden müstesna olduğu için, bunlardan gelir vergisi kesintisi yapılmayacak.

Evde temizlik ve çocuk bakıcılığı işlerinde çalıştırılanların, SSK’ya bildirilmemesi durumunda, ileride bir ihbar ya da tespit nedeniyle, geriye dönük olarak, cezalı sigorta primi ödenebileceğini de hatırlatmakta yarar var...

6 Eylül 2011 Salı

Hem ikametgah hem işyeri olarak ikili kullanmda stopaj

Hem ikametgah hem işyeri olarak ikili kullanıma dönüştürülen yer için ödenen kira bedelinden tevkifat yapılıp yapılmayacağı ile elektrik, telefon, su vb. giderlerin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hk.

Tarih 21/07/2011
Sayı B.07.1.GİB.4.45.15.01-GVK-40-7-62


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

MANİSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Vergi ve Anlaşmalar Uygulama Müdürlüğü



Sayı : B.07.1.GİB.4.45.15.01-GVK-40-7-62 21/07/2011

Konu : Hem ikametgah hem işyeri olarak ikili kullanıma dönüştürülen yer için ödenen kira bedelinden tevkifat yapılıp yapılmayacağı


İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile; ikametgahınızın bir kısmını ticari faaliyetiniz olan oto kiralama işinde kullandığınızı belirterek, ödemiş olduğunuz kiradan dolayı tevkifat yapılıp yapılmayacağı ile ödemiş olduğunuz elektrik, telefon, su vb. giderleri indirim konusu yapıp yapamayacağınız hususunda görüş talep edilmiştir.

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazançların ticari kazanç olduğu hüküm altına alınmıştır.

213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 156 ncı maddesinde "Ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette işyeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane, şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları,inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerlerdir." hükmü yer almaktadır.

128 Seri Nolu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin "X- Vergi Tevkifatı ve Esasları" başlıklı kısmının a-4 numaralı bölümünde, aynı zamanda hem işyeri hem ikametgah olarak kiralanan gayrimenkullerin vergi mevzuatımız açısından işyeri olarak kabul edildiği, bu gayrimenkuller için ödenecek kiraların tamamı üzerinden tevkifat yapılması gerektiği belirtilmiştir.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında kimlerin tevkifat yapmaya mecbur oldukları, aynı fıkranın (5) numaralı bendinin (a) alt bendinde ise anılan Kanunun 70 inci maddesinde yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığında yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanunun 96 ncı maddesinde ise; vergi tevkifatının 94 üncü madde kapsamına giren nakden veya hesaben yapılan ödemelere uygulanacağı, bu maddede geçen hesaben ödeme deyiminin, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade edeceği hükme bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun "İndirilecek Giderler" başlıklı 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin ticari kazancın tespitinde dikkate alınacağı hüküm altına alınmıştır.

Ancak, yapılan bir genel giderin ticari kazancın safi tutarının tespitinde indirim konusu yapılabilmesi için aşağıdaki üç koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir.

1- Yapılan gider ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi ile doğrudan ilgili olmalıdır.

2- Gider karşılığında sabit kıymet iktisap edilmemiş olmalıdır.

3- Gider kanunen kabul edilebilir nitelikte olmalıdır.

Öte yandan, kira bedellerinin ödenmesi ile ilgili olarak yayınlanan 268 No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde; 1 Kasım 2008 tarihinden itibaren,

- 500 YTL'nin üzerindeki konut kiraları ile

- Tutarı ne olursa olsun (500 YTL'nin altında olsa bile) işyeri kiralarının

banka veya posta idareleri aracılığı ile ödenmesi gerektiği açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu itibarla; ikametgah olarak kullanmakta iken daha sonra işyeri ve ikametgah olarak ikili kullanıma dönüştürdüğünüz yer için ödediğiniz kira bedelinin tamamı üzerinden ödemenin yapıldığı sırada Gelir Vergisi Kanununun 94/5-a hükmü uyarınca tevkifat yapmanız gerekmektedir.

Ayrıca hem mesken hem ikametgah olarak kullanılan yere ait kira bedelinin tamamı ile ticari kazancın elde edilmesiyle ilgisi bulunan elektrik, telefon ve su gibi giderlerin, faaliyette bulunulan işe ait olduğu ve işle ilgili olarak kullanıldığının ispat edilmesi halinde, safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.



(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

5 Eylül 2011 Pazartesi

http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/guvenkarakoc/001/yazdir.php
hasebeTR.com


TÜRKİYE'NİN MUHASEBE SİTESİ



iletisim@muhasebetr.com





Güven Karakoç

Vergi Müfettişi

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

guvens77@mynet.com











Faktoring Şirketlerinin Özellikleri, Çeşitleri, Vergisel Sorunları Ve Muhasebesi



Tarih: 25.08.2011



1-GİRİŞ:



Faktoring sektörü; Türkiye ekonomisinin son yıllarda yaşadığı hızlı büyümenin etkisiyle 2009 yılı sonu itibarıyla işlem hacmi 30 milyar dolara hedefine yaklaşan ve finansal Pazar payı içinde önemli bir alt sektör haline gelen sektörlerdendir.2008,2009 yıllarında Avrupa ve kısmende ülkemizde yaşanan ekonomik kriz sırasında küçük ve orta boy işletmeler dediğimiz KOBİ’lere finansman sağlama konusunda katkılarıyla, Türk ekonomisine sağladığı istihdam ve üretimle ülke kalkınmamızda çok önemli görevler üstlenmiş sektörlerdendir.



Faktoring, vadeli satış yapan şirketlerin, bu satışlardan doğan henüz tahsil edilmemiş alacaklarının faktoring şirketlerine alacağın temliki suretiyle devredilmesidir.



Türkiyedeki Faktoring Derneği Kayıtlarına göre; 2010 yılında 76 milyar lira ciroya ulaşan faktoring sektörü, Türkiyede ticaret hacminin % 7’sine ulaşmıştır. ABD ve AB ülkelerinde bu oran % 10’un biraz üzerindedir.Ülkemizde de faktoring sektörünün ABD ve AB ülkelerindeki gibi ticaret hacmi içindeki bu büyüme oranlarına yaklaştığı görülmektedir.Faktoring sektörü, ekonomik krizin en çok yaşandığı 2009 yılında % 50 büyürken 2010 yılında % 48 büyüme göstermiştir.Türkiyedeki faktoring şirket sayısı 76, derneğe üye şirket sayısı 65, uluslar arası işlem yapan şirket sayısı 22, faktoring sektörü müşteri sayısı 50.000’dir. Toplam ciro 76 milyar TL, yurt dışı ciro 6,9 milyar TL, yurt içi ciro ise 69,1 milyar liradır. Sektörün aktif büyüklüğü 14,5 miyar TL, reel sektöre sağladığı finansman kaynağı ise 12,4 milyar TL’dir.Faktoring sektörü büyüme oranı (1999-2010) %44 iken 2010 yılında bir önceki yıla göre büyüme oranı % 70’dir.



Özellikle, işletmelere kolay, hızlı finansman hizmeti sunan ve alacaklıların haklarından doğan tahsilatı hızlandırması açısından zaman ve işgücü tassarrufu sağlayan bu sektörün özellikleri, çeşitleri, diğer yasal düzenlemelerdeki yeri ile vergi kanunlarındaki yeri ve sorunlarını bu yazımızda ele almaya çalışacağız.



2- FAKTORİNG ŞİRKETLERİ HAKKINDAKİ 90 SAYILI ÖDÜNÇ PARA VERME HAKKINDAKİ KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE DÜZENLENEN YÖNETMELİK:



Faktoring işlemlerine ilişkin 06.10.1983 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararname; bu işlemin yasal dayanağını oluşturmaktadır. KHK’nin 1.maddesine göre söz konusu KHK’nin amacı; faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı veya ipotek alma suretiyle sürekli olarak ödünç para verme işleriyle uğraşan gerçek kişilerin ve finansman şirketleri ile faktoring şirketlerinin faaliyetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesidir.



Söz konusu KHK’nin 3.maddesinde faktoring şirketi, “ mal ve hizmet satışlarından doğmuş veya alacakları temellük ederek, tahsilini üstlenen, bu alacaklara karşılık ödemelerde bulunarak, finansman sağlayan şirketler olarak tanımlanmıştır.



90 sayılı KHK’nin 13.maddesine göre; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, TC Merkez Bankası’nın görüşünü alarak, faktoring şirketlerinin kuruluş ve faaliyetleri ile ilgili usul ve esasları düzenlemeye yetkili kılınmıştır. Bu yetkisini kullanan müsteşarlık, “Faktoring Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik’ i” 21.12.1994 tarih ve 22148 sayılı Resmi Gazete’de yayınlamıştır.







2.1 Amaç ve Kapsam



Kararnamenin 1. Maddesinde amaç faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle sürekli olarak ödünç para verme işleriyle uğraşan gerçek kişilerin ve finansman şirketleri ile factoring şirketlerinin faaliyetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi şeklinde belirlenmiştir.



Bankalar, sigorta şirketleri ve özel kanunlarına göre ödünç para vermeye yetkili kılınan kuruluşlar ile tüzel kişilerin doğrudan ortak veya iştirakleri vasıtasıyla dolaylı olarak ortaklık ilişkisi içinde bulundukları diğer tüzel kişilere ödünç para vereleri ve Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca yapılan işlemler factoring mevzuatı hükümlerine tabi değildir.



2.2 Tanım



Factoring şirketleri, fatura veya mal veya hizmet satışından doğmuş olduğunu tevsik eden diğer belgelere dayalı mal ve hizmet satışlarından doğmuş veya doğacak alacakları temellük ederek tahsilini üstlenen ve bu alacaklara karşılık ödemelerde bulunarak finansman sağlayan şirketlerdir.



2.3 Factoring Şirketlerinin Kuruluşu



Factoring şirketleri, Hazine Müsteşarlığından ön izin alınarak kurulurlar. Müsteşarlık tarafından kuruluşa izin verilebilmesi için bulunması gereken şartlar şunlardır:



1- Anonim şirket statüsü taşımaları ,



2- Ödenmiş sermayelerinin 200 milyar TL 'dan az olmaması ,



3- Hisse senetlerinin tamamının nama yazılı olması ve nakit karşılığı çıkartılması ,



4- Sermayesinin % 10 ve daha fazlasına sahip gerçek kişi ortaklarının;



a) 35 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ek ve değişiklikleri uyarınca haklarında tasfiye kararı alınmamış olması



b) Müflis veya konkordato talep etmiş olmamaları



c) Ağır hapis veya 5 yıldan fazla hapis yahut zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlardan mahkumiyetlerinin bulunmaması ve vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teşebbüs suçlarından dolayı hüküm giymemiş olmamaları.



5- Tüzel kişi ortakların, % 10 ve daha fazla paya sahip ortaklarının 4. Maddede sayılan şartları taşımaları,



6- Tüzel kişi ortakların mali bünyelerinin, şirketin kuruluşunda taahhüt ettikleri sermaye miktarını karşılayabilmesi.



Factoring şirketleri kurulurken Hazine Müsteşarlığı'na yapılacak müracaat sırasında müracaatlara eklenmesi gereken bilgi ve belgeler şunlardır:



1- Şirket ana sözleşme örneği ,



2- Gerçek kişi kurucu ortakların ayrıntılı özgeçmişleri, nüfus kağıdı örnekleri, ikametgah ilmühaberleri, bir önceki yıla ait gelir vergisi beyannameleri ve kurucu tanıtım formları ,



3- Sermayenin % 10 ve daha fazlasına sahip ortakların ;



a) 35 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ek ve değişiklikleri uyarınca haklarında tasfiye kararı alınmamış olduğuna ,



b) Müflis veya konkordato talep etmiş olmadıklarına ,



c) Ağır hapis veya 5 yıldan fazla hapis yahut zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlardan mahkumiyetlerinin bulunmaması ve vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teşebbüs suçlarından dolayı hüküm giymemiş olduklarına dair ilgili mercilerden alınan belgeler,



4- Tüzel kişi kurucu ortakların son üç yıla ait bilanço, gelir tablosu ve varsa faaliyet raporları ,



5- Şirketin sermayesinin % 10'una veya daha fazlasına sahip tüzel kişi ortakların sermayesinde % 10 ve daha fazla paya sahip olan ortaklarının ;



a) 35 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ek ve değişiklikleri uyarınca haklarında tasfiye kararı alınmamış olduğuna ,



b) Müflis veya konkordato talep etmiş olmadıklarına ,



c) Ağır hapis veya 5 yıldan fazla hapis yahut zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlardan mahkumiyetlerinin bulunmaması ve vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teşebbüs suçlarından dolayı hüküm giymemiş olduklarına dair ilgili mercilerden alınan belgeler,



6- Şirketin kurulması ile ilgili olarak hazırlanan ve yapılması düşünülen factoring işlemlerine ilişkin açıklamaları içeren rapor.



2.4 Factoring Şirketlerinin Faaliyete Geçişi



Factoring şirketleri, kuruluşlarının Ticaret Siciline tescili tarihinden itibaren en geç 180 gün içinde faaliyet izni almak üzere Hazine Müsteşarlığı Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğüne müracaat ederler. Müracaat süresi ön izin tarihinden itibaren 12 ayı geçemez. Süresi içerisinde müracaat etmeyen factoring şirketlerine faaliyet izni verilmez.



Faaliyet izni için Hazine Müsteşarlığına yapılacak müracaatlara eklenmesi gereken bilgi ve belgeler şunlardır:



1- Ana sözleşmenin yayınlandığı Ticaret Sicil Gazetesinin bir örneği,



2- İmza yetkisine sahip kişilerin noterce onaylı imza sirküleri,



3- Genel müdür ve genel müdür yardımcıları ile birinci derecede imza yetkisine sahip olan yöneticilerin ;



a) 35 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ek ve değişiklikleri uyarınca haklarında tasfiye kararı alınmamış olduğuna,



b) Müflis veya konkordato talep etmiş olmadıklarına,



c) Ağır hapis veya 5 yıldan fazla hapis yahut zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlardan mahkumiyetlerinin bulunmaması ve vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teşebbüs suçlarından dolayı hüküm giymemiş olduklarına dair ilgili mercilerden alınan belgeler,



4- Uygun hizmet birimlerinin kurulmuş olduğunu, bu birimler için yeterli personel kadrosunun oluşturulduğunu, iç kontrol sisteminin kurulduğunu ve personelin buna uygun görev tanımları ile yetki ve sorumluluklarını gösterir bilgi ve belgeler,



5- Genel müdür ve genel müdür yardımcıları ile birinci derecede imza yetkisine sahip olan yöneticilerinin hukuk, iktisat, işletmecilik, maliye, bankacılık veya mühendislik-işletmecilik dallarında yüksek öğrenim gördüklerine veya bu dallardan herhangi birinde yüksek lisans derecesine sahip olduklarına ilişkin belgeler.



2.5 factoring Şirketlerinin Faaliyet İzinlerinin İptali



Belge tarihini izleyen 1 yıl içinde kullanılmayan faaliyet izinleri geçersiz sayılır.



Ortakları kuruluşta aranan şartları kaybeden veya 21.12.1994 tarihli Factoring Şirketlerinin Kuruluş Ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik uyarınca Hazine Müsteşarlığına gönderilmesi gereken bilgi ve belgeleri Hazine Müsteşarlığı'nca belirlenen sürelerde göndermeyen factoring şirketlerine, bu durumlarını düzeltmeleri için üç aya kadar süre verilir; bu süre içinde durumlarını düzeltmeyenlerin faaliyetleri 1 ay süreyle geçici olarak durdurulur. Bir yıl içinde faaliyetleri iki kez geçici olarak durdurulan factoring şirketlerinin faaliyet izinleri iptal edilir. Faaliyet izni bulunmayanlar ve faaliyet izni iptal edilenler factoring işleri ile iştigal edemez, ticaret unvanlarında, ilan ve reklamlarında veya işyerlerinde factoring işleriyle iştigal ettikleri izlenimini yaratacak hiçbir kelime, deyim ve işaret kullanamazlar.



2.6 Factoring Şirketlerinde Hisse Devri ve Ana sözleşme Değişikliği



Sermayenin % 10 ve daha fazlasını temsil eden veya bir kişiye ait sermaye payının bu oranı aşması sonucunu veren hisse senedi devirlerinde yeni ortakların kurucu ortaklarda aranan şartları taşıdıklarına ilişkin belgeleri Hazine Müsteşarlığına ibraz etmeleri zorunludur. Factoring şirketlerinin ana sözleşme değişikliklerine izin verilebilmesi, Hazine Müsteşarlığı'nın "uygun" görüşünün alınmasına bağlıdır.



2.7 Factoring Şirketlerinin Gelirlerinin Tespiti ,



Hazine Müsteşarlığı, T.C. Merkez Bankasının görüşünü alarak Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre faaliyette bulunacak factoring şirketlerinin uygulayacakları faiz oranları ile alacakları diğer masraf ve gelirlerin azami oranlarını tespite veya serbest bırakmaya yetkilidir.



2.8 Factoring Şirketlerinin Yapmaları Yasak Olan İşler



Factoring şirketleri; factoring faaliyetleri ile doğrudan ilişkisi bulunmayan faaliyetler ile iştigal edemezler, teminat mektubu veremezler, mevduat veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı para toplayamazlar (S.P.K.’ na göre menkul kıymet ihracı ile uluslararası piyasalardan ödünç para alınması serbesttir), kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, fatura veya alacağın bir mal veya hizmet satışından doğmuş olduğunu tevsik eden benzeri belgelerle ilişkilendirilemeyen alacakları satın alamazlar.



2.9 Factoring Şirketlerinin Borçlanma Sınırı



Factoring şirketleri öz kaynaklarının 15 katından fazla borçlanamazlar. Öz kaynaklar deyimi, factoring şirketlerinin ödenmiş sermayesi ile yedek akçelerinin toplamından varsa bilanço zararları düşülmesi sonucu elde edilen bakiyeyi ifade eder.



2.10 Factoring Şirketlerinde Sözleşme Zorunluluğu



Factoring şirketlerinin müşterileri ile yapacakları işlemleri için yazılı sözleşme düzenlemeleri zorunludur.



2.11 Factoring Şirketlerinde Bilgi Verme



Hazine Müsteşarlığı, factoring şirketlerinden belirleyeceği esaslar ve örneklere uygun olarak cetvel, rapor ve mali tablolar istemeye, mali bünyeleri ve kaynaklarının kullanımı ile ilgili standart rasyoları, bu rasyolar ile mali tabloların gerekli görüldüğü takdirde yayımlanmasına ilişkin usul ve esasları, T.C. Merkez Bankasının da görüşlerini alarak tespite yetkilidir. İlgili kişi ve kuruluşlar bu cetvel, rapor ve mali tabloları Müsteşarlığa tevdi etmek, aynı zamanda tespit edilecek rasyolara da uymak zorundadırlar.



Bu çerçevede, factoring şirketleri yıllık dönemler itibari ile bilanço, kar-zarar cetvelleri ile yıllık faaliyet raporunun birer örneğini, genel kurul toplantılarının yapılmasını takip eden ayın sonuna kadar ve örneği Hazine Müsteşarlığınca belirlenecek 3 aylık hesap özetleri ile istatistiki tabloları da ait olduğu dönemi takip eden ayın sonuna kadar Hazine Müsteşarlığı'na gönderirler.



2.12 Factoring Şirketlerinde Denetim



Factoring şirketlerinin faaliyetleri, Maliye Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı tarafından denetlenir. Factoring şirketleri, denetim elemanlarınca istenecek her türlü bilgiyi vermek, defter ve belgelerini ibraz etmek ve incelemeye hazır tutmak zorundadırlar.







3-FAKTORİNG ŞİRKETLERİ HAKKINDAKİ VERGİ VE DİĞER KANUNLARDAKİ DÜZENLEMELER:



3.1 Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu



Factoring işlemlerinin ve factoring şirketlerinin vergisel konuları ile ilgili olarak yasalarımızda özel hükümler bulunmamaktadır. Bunun için konu, vergi yasalarının genel hükümleri çerçevesinde incelenecektir.



Factoring şirketleri, Anonim Şirket olarak faaliyet göstermektedirler. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 1 . Maddesine göre Anonim Şirketler kurumlar vergisine tabidir. Bundan dolayı, factoring şirketlerinin kazançları kurumlar vergisi kapsamında vergilendirilmektedir.



Factoring şirketlerinin hasılatı başlıca iki kalemden oluşmaktadır. Bunlardan bir tanesi; fatura bedellerinin vadesinde tahsilat, ödenmeme riskinin üstlenilmesi ve diğer hizmetler karşılığında alınan factoring komisyonudur. Diğeri ise; satıcı firmaya yapılan ön ödeme karşılığında tahsil edilen finansman failidir.



Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13. Maddesi uyarınca kurum kazancı- nın tespitinde Gelir Vergisi Kanunu'nun "Ticari Kazanç" hakkındaki hükümleri uygulanır. Ticari kazanç ise Gelir Vergisi Kanunu'nun 37. Maddesinde belirlenmiştir. Bu çerçevede Factoring şirketlerinin her iki hasılat kalemi de vergilendirme açısından ticari kazanç sayılacaktır.



Factoring şirketlerinin rücu edilemez factoring işlemi yapmaları sonucunda devraldıkları alacaklar ile ilgili olarak V U.K. 323. Maddesine göre oluşacak şüpheli alacaklar için karşılık ayırma hakkı ve V.U.K.’ nun 322. Maddesine göre oluşacak değersiz alacakları zarara atma hakkı factoring şirketlerine aittir.



3.2 Borçlar Kanunu



Factoring işlemlerinde satıcı firma alacaklarını factoring şirketine devretmektedir. Bu anlamda factoring işlemleri B.K.’ nun 162. ve 173. Maddeleri arasında düzenlenen alacağın temliki müessesesi ile benzerlik göstermektedir.



B.K.’ nun 162. Maddesinde "kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak men edilmiş olmadıkça borçlunun rızasını aramaksızın alacaklı alacağını üçüncü bir şahısa temlik edebilir" denmektedir.



Alacağın temlikinin geçerli olabilmesi için temlik sözleşmesinin yazılı olarak yapılması gerekir. (B.K. Md. 163) Bunun için, sadece alacağı temlik edenin imzasının bulunması yeterlidir.(B.K. Md. 13) Ancak, ala- cağın temlikinin bir kanun hükmünden veya mahkeme kararından kaynaklanıyor olması veya vaat edilmiş olması durumunda herhangi bir şekil şartına uyma zorunluluğu bulunmamaktadır. (B.K. Md. 163)



Alacağın temliki sözleşmesi, alacağı devreden ile alacağı devralan arasında yapılır. Borçlu temlik sözleşmesinin dışındadır, sözleşmenin yapılmasına katılması gerekmez. (B.K. Md. 162) Ancak, temlikin borçluya bildirilmemiş olması, temlikten bilgi sahibi olmayan borçlunun iyi niyetle eski alacaklıya ödemede bulunmasına neden olabilir. Bu şekilde yapılan ödemeler de geçerli sayılır.(B.K. Md.165)



Alacağın kime ait olduğu konusunda anlaşmazlık var ise, borçlu ödemeden kaçınabilir veya ödemeyi mahkemeye yaparak borçtan kurtulabilir. Borçlu alacağın ihtilaflı olduğunu bildiği halde ödemede bulunursa gerekli müeyyidelere katlanır. (B.K. Md. 166) .



Borçlu, temliki öğrendiği sırada temlik edenin alacağına karşı haiz olduğu defileri temlik edilene karşı da ileri sürebilir. Borçlu temliki öğrendiği zaman temlik edilene karşı muaccel bir alacağı var ise, bu alacağını yeni alacaklıya olan borcu ile takas edebilir.(B.K. Md.167)



Alacağın temlikinde, alacağa bağlı olan bütün feri haklar ve gecikmiş faizler de asıl alacak ile birlikte devredilir. Alacağı temlik eden, temellük edene alacak senedini teslim edip, alacağı ispat edici bütün bilgileri vermekle yükümlüdür. (B.K. Md. 168) Alacağın temliki bir bedel karşılığında yapılmışsa yani alacak satılmışsa, alacağı devreden temlik zamanında alacak hakkının varolmasından sorumludur. Fakat ayrıca taahhüt etmiş olmadıkça borçlunun ödeme gücü bulunmamasından sorumlu değildir. (B.K. Md. 169)



Alacağın temlikinin Borçlar Kanununda belirtilen hükümler çerçevesinde yapılması halinde, factoring işlemleri alacağın temliki niteliği kazanır. Yani, temlik edenle temellük eden arasında hiçbir hukuki ilişki kalmaz ve alacağın tahsil edilme sorumluluğu tümüyle alacak hakkını devir alana geçer.



3.3 Türk Ticaret Kanunu



T.T.K. 'nda kıymetli evrakın devrine ilişkin hükümler 559 ve 561. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Fakat fatura T.T.K. 'nda kıymetli evrak olarak kabul edilmediği için ciroya ait hükümler faturaya uygulanmayacaktır. Bunun factoring işlemi açısından önemini, factoring yapan firmaların faturadan doğan hakların temlikini, fatura üzerinde temlik cirosu ile yapmaları durumunda T.T.K.'ndaki kıymetli evrakın devrine ilişkin hükümlerinin kapsamı dışında kalınması, olarak özetleyebiliriz.



Factoring işlemlerinin önemli fonksiyonlarından biri de alacağın finansmanıdır. Factoring işlemine konu olan alacağın fatura ile belgelenebilir nitelikte olması gerekir. Zaten "Factoring Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik’ te de bu durum açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle, T.T.K. nda değişiklik yapılarak faturanın da çek ve senet gibi kıymetli evrak statüsüne sokulması gerekmektedir.



3.4 Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi



BSMV' nin konusu banka ve sigorta şirketlerinin 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu' na göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yaptıkları bütün işlemler dolayısıyla kendi lehlerine her ne ad altında olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralardır. Verginin matrahı ise nakden veya hesaben alınan bu paraların tutarıdır.



Gider Vergileri Kanunu, ikrazat işleriyle uğraşanlar ile banka işlem ve hizmetlerinden herhangi birini sürekli olarak yapanların bu yasanın uygulanması ile banker sayılacağını öngörmektedir. Faktoring şirketleri ise "Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gereği ikrazatçılar ile aynı kapsama alınmıştır. Bundan dolayı faktoring şirketleri de BSMV kapsamına girmektedir. Faktoring şirketlerinin tahsil ettikleri finansman faizi ve faktoring komisyonu üzerinden BSMV tahakkuk ettirmeleri gerekmektedir.



Bu kapsamda yurt içi faktoring işlemleri karşılığı düzenlenen faturalarda hesaplanan faiz, komisyon tutarı üzerinden %5 oranında BSMV hesaplanacak olup, bir ay içerisinde yapılan işlemlere ilişkin BSMV 'si en geç ertesi ayın 15. günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine beyan edilerek ödenmek zorundadır. Yurt dışı (ihracat) faktoring işlemlerinde ise T.C. Hazine Müsteşarlığının 23.12.1999 tarih ve 99/13812 sayılı kararname eki ihracatı teşvik kararına dayanılarak çıkarılan 05.12.2008 tarih ve 27075 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2008/6 İhracat, Transit Ticaret, İhracat Sayılan Satış ve Teslimleri ile Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkında Tebliğin 4.cü maddesi uyarınca,



İhracatla ilgili işlem yapan bankaların (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası dahil), faktoring şirketlerinin, sigorta şirketlerinin, noterlerin ve diğer kuruluşların ihracat, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetlerle ilgili olarak yapmış oldukları bütün hizmet ve muameleler (Türk Eximbankın ihracat kredi sigortası/garantisi ile ilgili işlemleri dahil) dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun



İhracat karşılığı yapılacak her türlü ödemeler, ihracat, ihracat sayılan satış ve teslimler, döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetler ile transit ticaretle ilgili işlemler ve bu işlemler sebebiyle düzenlenen kâğıtlar,



13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergisi Kanunu ile ihdas edilen Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinden, 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu ile ihdas edilen Damga Vergisinden, 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınan harçlar ve diğer kanunlarda yer alan vergi, resim ve harçlar ile 12/9/1960 tarihli ve 80 sayılı Kanuna göre alınan hal rüsumundan müstesnadır.



Faktoring şirketlerinin ihracat ve döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetleri ile ilgili yaptıkları bütün hizmetler BSMV, Damga vergisi ve Harçlar dan istisna edilmiştir.



3.5 Katma Değer Vergisi



KDV Kanunu 'nun 17/4-e Maddesine göre BSMV kapsamına giren işlemler Katma Değer Vergisinden istisnadır. Bu anlamda factoring işlemleri de KDV'ne tabi değildir. Maliye Bakanlığı' da bu görüş doğrultusundadır. Bakanlığın bu konu ile ilgili olarak verdiği O3.05.1991 tarih ve 31842 No lu muktezada şöyle denmektedir,



" Bilindiği üzere, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun 28. Maddesinin 2. fıkrasında; Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (.....) da banka muameleleri vergisine tabidir." denilmekte, son fıkrasında ise, 2279 sayılı Kanuna göre ikraz işleri ile uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanların da banker sayılacağı belirtilmektedir.



Anılan hükümlere göre, banka muamelelerinden herhangi birini teşkil eden kredi verme işlemi nedeniyle banker sayılacağından,



1- Şirketinizle satıcı arasında yapılan sözleşme gereğince satıcının istediği anda kullanabileceği ön ödemeler için genellikle fatura bedelinin %70-90'ı oranında verilen kredi dolayısıyla alınan faiz veya ıskonto bedelinin,



2- Kredibilite araştırması, üstlendiği risk, alacak hesaplarının tutulması ve tahsilatı gibi hizmetler karşılığı satıcının temlik etmiş olduğu alacaklar üzerinden alınan komisyon, ücret ve benzerlerinin banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulması gerekir."



İst. Defterdarlığınca 26.06.2003 tarihinde verilen bir özelgede ise “…A.Ş. tarafından diğer firmalara verilen ve bir bankacılık işlemi sayılmayan faktoring bilgilendirme ve danışmanlık hizmetlerinin KDV sine tabi olacağı, bu işle ilgili olarak yüklenilen verginin genel esaslara göre indirim konusu yapılabileceği” belirtilmiştir.



3.6 Damga Vergisi



488 sayılı Damga Vergisi Kanunu'nun 1. Maddesinde "Bu kanuna ekli I sayılı Tabloda yazılı kâğıtlar damga vergisine tabi tutulmaktadır.



Damga Vergisi Kanunun 4. Maddesinde de kâğıtların içeriğinin belirlenmesinde "Bir kâğıdın tabi olacağı verginin tayini için o kâğıdın mahiyetine bakılır ve buna göre tabloda yazılı vergisi bulunur." hükmüne yer verilmektedir. Bu hükümler gereği Kanuna ekli I sayılı Tabloda yer alan temliknameler binde 7,5 oranında damga vergisine tabidir.



Faktoring işleminde satıcılar, faturaların bir suretini faktor' e ciro ederek, alacak haklarını rücu edilmeksizin devretmektedirler bu işlem temlikname olarak kabul edilen bir sözleşmeyi meydana getirmektedir. Böylece faktoring işlemlerinde damga vergisi mükellefiyeti doğmaktadır. Ancak 488 sayılı Damga vergisi Kanununu istisnalarla ilgili 2 nolu tablonun IV–20. bendi uyarınca “Faktoring şirketlerinin müşterileri ile yaptıkları faktoring sözleşmeleri ile bu sözleşmeler ilişkin olarak düzenlenen kâğıtlar “ Damga vergisinden istisna edilmiştir. Ayrıca Damga vergisi kanunda özel istisna maddesi olmasına rağmen Hazine Müsteşarlığının 2008/6 sayılı tebliği uyarınca da ihracata ve döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin faktoring işlemleri Damga vergisinden istisna edilmiştir.



3.7 Kambiyo Mevzuatı



Bakanlar Kurulu'nun Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki 32 sayılı Kararının 8. Maddesinin (a) fıkrasına "Ticari amaçla ihraç edilen malların bedelinin bu kararda öngörülen özel haller ile Bakanlıkça uygun görülen mücbir sebeplerden kaynaklanan gecikmeler hariç, fiili ihraç tarihinden itibaren en geç 180 gün içinde ihracatçılar tarafından yurda getirilerek bankalara veya özel finans kurumlarına, Türk parası olması halinde tevsiki, döviz ise satılması zorunludur. Ancak, söz konusu ihracat dövizlerinin en az % 70'inin fiili ihraç tarihinden itibaren 90 gün içerisinde getirilerek bankalara veya özel finans kurumlarına satılması halinde bakiye % 30 una tekabül eden kısmı üzerinde ihracatçı serbestçe tasarruf edebilir denilmektedir.



Yine aynı Kararın (b) fıkrasında factoring işlemlerinde ihracat hesaplarının kapatılmasına ilişkin usul ve esasların Bakanlık tarafından belirleneceği kaydedilmiştir.



Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının T.P.K.K.H. 32 sayılı Karara İliş- kin 91-32/5 No lu Tebliği 'nin 21. Maddesinde "Alacak haklarının satın alınması suretiyle ticari riskin factor kuruluşlarınca üstlenilmesi halinde, ihracat bedelinin üstlenilen risk oranında yurda getirilmesinden bu kuruluşlar sorumludur." denilmektedir.



Bu çerçevede, ihracata ilişkin alacaklarını bir factoring firmasına devreden ihracatçıların kambiyo hesabı kapama yükümlülükleri de ortadan kalkmaktadır.



4-FAKTORİNG ŞİRKETLERİNİN ÖZELLİKLERİ,ÇEŞİTLERİ:



Factoring, vadeli satış yapan firmaların her türlü mal ve hizmet satışından doğan alacak haklarını factor adı verilen finansal kuruluşlara satmak suretiyle kısa vadeli kaynak sağladıkları bir finansman tekniğidir. Bir başka ifade ile factoring, firmaların satışlarından doğan vadeli alacaklarını factor 'e peşin bedel ile satmaları işlemidir. Bu sayede firmalar vadeli alacaklarını nakde dönüştürerek fon sağlamaktadırlar. Factoring, factor ile satıcı firma arasında uzun vadeli bir çalışma düzenini gerektirir. Factoring işlemi bir defaya mahsus veya kısa bir süre için yapılacak bir işlem değildir.



Factoring vadeleri, maksimum 180 güne kadar olan ticari alacaklar için uygulanır.



Factoring işleminin üç temel fonksiyonu vardır:



Finansman Fonksiyonu



Finansman fonksiyonu factoring işleminin temel işlevlerinden birisidir. Bu fonksiyon sayesinde factor, satıcı firmaya vadeli alacağının belli bir oranında vadeden önce ön ödeme yapabilir. Bu oran genellikle % 80 düzeyinde uygulanmaktadır.



Hizmet Fonksiyonu



Factoring işleminin hizmet fonksiyonu, satıcı firmanın muhasebe kayıtlarının tutulması, kredi kontrolü, tahsilat hizmetleri, piyasa istihbaratları gibi işlevleri içermektedir.



Teminat Fonksiyonu



Factoring işleminin en önemli fonksiyonlarından biri de teminat fonksiyonudur. Bu fonksiyon sayesinde factoring şirketleri satıcı firmaların alacaklarını tahsil edememe riskini üstlenmektedirler.



Türkiye'de factoring uygulamaları mali sektörün en dinamik unsuru olan bankalar tarafından başlatılmıştır. Bunun nedeni, bankaların sektördeki tecrübeleri, piyasa ve müşteriler hakkında oluşturdukları bilgi, veri tabanlarının genişliği ve müşteri ile organik ilişki kurabilmeleridir. Türkiye'de 1980'den itibaren ekonomide dışa açılma politikaları uygulanmaya başlanmış ve bunun sonucunda ihracatta önemli gelişmeler olmuştur. Bu gelişmeler çerçevesinde uluslararası finans tekniklerinden olan factoring ülkemizde de uygulama alanı bulmaya başlamıştır. Türkiye'de factoring' in gelişimi, dünyadaki gelişimin tersine olmuştur. Dünyada factoring, yurtiçi factoring olarak gelişmeye başlamıştır. Buna karşılık Türkiye, factoring ile yurtdışı factoring olarak tanışmış, yurtiçi factoring bunu takip etmiştir. Factoring faaliyetleri Türkiye'de ilk kez 1988 yılında İktisat Bankası bünyesinde başlamıştır. Daha sonra, sektöre 1990 yılında Aktif Finans Factoring Hizmetleri A.Ş. ve 1991 yılında da Devir Factoring Hizmetleri A.Ş. girmiştir. Bugün için sektörde faaliyet gösteren factoring firmalarının sayısı 70 civarındadır. Factoring işlem hacmi ülkemizde hızlı bir artış trendi göstermektedir. İşlem hacmi artış oranı dünya standartlarının üzerinde gerçekleşmektedir.



Faktoring işlemlerinin dayanağını 06.10.1983 tarihli Resmi gazete’de yayınlanan 90 sayılı kanun Hükmünde Kararname ve son olarak T.C. Başbakanlı Hazine Müsteşarlığınca 10.Ekim.2006 tarih ve 26315 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Faktoring Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında “ yönetmenlik oluşturmaktadır.(1) Finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri kanun tasarısı ise TBMM ‘ne sunulmuştur.



Yönetmenlik hükümleri uyarınca faktoring şirketlerin A.Ş. olarak kurulması ve 58 seri numaralı Harçlar Kanunu Genel Tebliği uyarınca ( XI-6 no’lu tablo) 2009 T.yılında Faktoring Şirket kuruluşu izin belgesi (her yıl için) 26.491,70 TL tutarında, Serbest bölge dahil izin alınan her bir şube için ise 13.470,00TL finansal harç yatırılması gerekmektedir.



Faktoring şirketleri, mal ve hizmet alım satımı ile uğraşan işletmelerin satışları nedeniyle doğan alacaklarının tahsil ve takip işlemlerini üstlenmekte, alacağa karşılık ön ödeme yaparak da finansal destek sağlamaktadır. Faktoring şirketleri Alacağın temliki işlemlerini Borçlar Kanunun’un162–172.maddeleri genel hükümlerine göre yürütülmektedir. Faktoring işlemlerinin temelini oluşturan fatura kıymetli evrak sayılmadığından, kıymetli evraklara uygulanan TTK’ nün 559 ve takip eden maddelerindeki ciroya ilişkin hükümler faktoring işlemlerinde kullanılan fatura için uygulanmamaktadır.



Faktoring işlemlerinin önemli fonksiyonlarından biri de alacağın finansmanıdır. Faktoring işlemine konu olan alacağın fatura ile belgelenebilir nitelikte olması gerekir. Zaten "Faktoring Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik’ te de bu durum açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle, T.T.K’ nun da değişiklik yapılarak faturanın da çek ve senet gibi kıymetli evrak niteliğinde işlem görmesi sağlanmalıdır.



Faktoring şirketlerinin müşterileri ile yapacakları işlemleri için yazılı sözleşme düzenlemeleri zorunlu olup, bu şirketler teminat mektubu veremezler, mevduat veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı para toplayamazlar, kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, fatura veya alacağın bir mal veya hizmet satışından doğmuş olduğunu tevsik eden benzeri belgelerle ilişkilendirilemeyen alacaklarla ilgili işlem yapamazlar.



Faktoring işleminde üç taraf vardır;



Müşteri ( firma ) : Faktoring işlemini talep eden ve alacaklarını faktoring şirketine devreden firma.



Faktoring Şirketi: Müşterinin alacaklarını devir ve satın alarak karşılığını peşin olarak ödeyen şirket.



Borçlu: Müşterinin alacaklı olduğu kişi veya işletme.



Faktoring şirketleri müşterilerine üç temel hizmet vermektedirler.



Alacak Yönetimi: Faktor, alıcıların ödememe riskini üstlenerek, satıcının vadeli satışlarından doğan alacaklarını garanti altına alır. Alacak yönetimindeki en önemli amaç, satıcının tüm cirosunu devralmak, satış kayıtlarını tutmak, işletmenin bu ağır yükünü büyük oranda hafifleterek alıcı riskini ortadan kaldırmaktır.



Tahsilât Yönetimi: Faktor, riskini üstlendiği veya üstlenmediği alacakların tahsilâtını gerçekleştirir. Bu yöntem çerçevesinde, satıcı tahsilâta ayırdığı zaman ve elemandan tasarruf ederek tahsilât takibini Faktor aracılığı ile yapar.



Nakit Yönetimi: Satıcı Faktora devrettiği vadeli alacaklarının belirli bir yüzdesini hemen nakit olarak kullanabilir. Nakit yönetimi ile işletmenin bilânçoya bağlı kullanılmayan alacakları nakde dönüştürülür. Bu esnek finansman sayesinde dış kaynağa gerek kalmadan gerekli işletme sermayesi işletmenin kendi satışlarından karşılanır



Faktoring şirketleri, Tam servis faktoring( alacak riskinin faktor tarafından üstlenildiği ), Dönülebilir Faktoring (yalnızca finansman ve tahsilât ihtiyaçlarına cevap veren, alıcı riski faktor tarafından üstlenilmeyen)Dönülemez, Bildirimsiz, vade, toplu, fatura iskontosu ve aracılı faktoring türlerinde işlemleri yapmaktadırlar.



Yurtiçi ve yurt dışı ihracat faktoringi (sadece mal mukabili ihracatlar için uygulanır) arasındaki en büyük fark, ihracat işlemlerinde yurtdışı muhabir faktorun 4.taraf olarak sisteme katılmasıdır Bu modelde, satıcı yurtdışına mal satmak istediği alıcılarla ilgili bilgileri Faktör’e vererek işlemi başlatmaktadır. Yurt dışındaki alıcının mali güçlüğe düşmesi nedeniyle tahsil edilemeyen alacaklar ise uluslararası kurallar ile belirlenen dönem sonunda Faktor tarafından satıcıya ödenmekte, ayıplı maldan dolayı tahsili gerçekleşmeyen alacaklar için satıcıya rücu edilmektedir. Bu işlemler Yurt dışında faaliyet gösteren Faktoring şirketlerinin “Faktoring Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında “ yönetmenlik hükümleri uyarınca Türkiye de izin almış şube ve temsilcilikleri aracılığıyla da yapılmaktadır.



İthalat Faktoringi uygulamasında ise ithalatçı ile ilgili başvuru yurtdışı muhabirinden ya da satıcıdan Faktor'a iletilir. Faktor tarafından ithalatçı adına yurtdışına verilecek garanti limitinin ithalatçıya hiçbir maliyeti olmadığı gibi, işletmeyi akreditif, vesaik mukabili gibi maliyetli işlemlerden kurtarır. İthalat Faktöring' i uygulamasında ithalatçılar adına yurtdışı muhabirlere garanti limiti verildiği gibi, işlemler sadece tahsilât amaçlı da olabilmektedir.







Faktoring şirketlerinin hasılatı fatura bedellerinin vadesinde tahsilâtı, ödenmeme riskinin üstlenilmesi ve diğer hizmetler karşılığında alınan faktoring komisyonu ve satıcı firmaya yapılan ön ödeme karşılığında tahsil edilen finansman faizidir. Komisyon oranı % 0,5 - % 3 arasında değişmekte olup, finansman faizi ise yıllık bazda genellikle satıcıya tanınan iskonto faiz oranında olmaktadır.







5- FAKTORİNG ŞİRKETLERİNİN MUHASEBE KAYITLARI:



Alıcıya Düzenlenen Faturanın Muhasebe kaydı.



_______________________ / ________________________



120. ALICILAR xxx



01.Yurt içi alıcılar Y Firması.



600. YURTİÇİ SATIŞLAR xxx



391. HESAPLANAN KDV xxx



________________________________________________







Müşteriden Olan Alacağın Faktoring Şirketine Devri



_______________________ / ________________________



120. ALICILAR xxx



03. X. Faktoring Firması



Temlik Edilen Alacaklar



120. ALICILAR xxx



01.Yurt içi alıcılar Y Firması



________________________________________________







Temlik Edilen alacağa karşılık Faktoring Şirketinden Ön Ödeme Alınması



_______________________ / __________________________



100-KASA (101-.Alınan Çekler-102- Bankalar) xxx



120. ALICILAR xxx



.03. X. Faktoring Firması



__________________________________________________







Faktoring Firmasının Düzenlediği Komisyon ve Faiz Faturasının Gelmesi.



_______________________ / ________________________



780/797. FİNANSMAN GİDERLERİ xxx



.01. Faktoring Faiz Gideri



.02. Faktoring Komisyon Gideri



120 ALICILAR xxx



..03 ..X.Faktoring Firması



_________________________________________________







Faktoring şirketine Senetli ve Çekli Alacakların Temlik Edilmesi.



___________________________ / __________________________



120. ALICILAR xxx



..03.001 ..X Faktoring Firması



101. ALINAN ÇEKLER xxx



ve/veya



121. ALACAK SENETLERİ xxx



_______________________________________________________







Yurt Dışı Faktoring işlemlerinin Muhasebe Kayıtları



İhracat Faturası Kesilmesi



_______________________ / ________________________



120. ALICILAR xxx



.01. Yurt Dışı Alıcılar Z şirketi



601. YURTDIŞI SATIŞLAR xxx



_________________________________________________







Yurt Dışındaki Müşteriden Alacağın Faktoring Firmasına Devredilmesi



____________________________ / ___________________________



120 ALICILAR xxx



..005 . X. Faktoring Şirketi.



120. ALICILAR



.01. Yurt Dışı Alacaklar. Z şirket xxx



601-YURT DIŞI SATIŞLAR xxx



90.01. İhracattan Doğan Kur Farkları



________________________________________________________







Faktoring Firmasından Ödeme Alınması



___________________________ / ____________________________



102. BANKALAR xxx



120 ALICILAR xxx



...005 .X. Faktoring Şirketi.



601. YURTDIŞI SATIŞLAR xxx



.90.001 İhracattan Doğan Kur Farkı



_________________________________________________________







Faktoring Şirketinin Komisyon ve Faiz Faturasının Tahakkuk kaydı.



_________________________ / __________________________



780/797.FİNANSMAN GİDERLERİ xxx



780.01. Faktoring Faiz Gideri



780.02. Faktoring Komisyon Gideri



120. ALICILAR xxx



.005 .X. Faktoring Firması



______________________________________________________







Firmanın Yurt Dışı Dövizli Alacaklarının VUK Uyarınca Değerlemesi



Dönem İçerisinde Lehte Kur Farkları;



__________________________ / _______________________



120 ALICILAR xxx



..005..X Faktoring şirketi.



601. YURTDIŞI SATIŞLAR xxx



..90.001 İhracattan Doğan Kur Farkı



___________________________________________________







Dönem Sonrası Lehte Kur Farkları;



__________________________ / ________________________



120 ALICILAR xxx



.005 X. Faktoring Şirketi.



646. KAMBİYO KARLARI xxx



____________________________________________________







Dönem İçerisinde Aleyhte Kur Farkları;



__________________________ / _________________________



601. YURTDIŞI SATIŞLAR xxx



.90.001 İhracattan Doğan Kur Farkı







120 ALICILAR xxx



.005 X. Faktoring Şirketi.



_____________________________________________________



Dönem Sonrası Aleyhte Kur Farkları;



_________________________ / __________________________



656. KAMBİYO ZARARLARI xxx



120 ALICILAR (X Fakt.. Şirketi) xxx



_____________________________________________________



6- SONUÇ:



Bankaların ekonomik kriz ortamını gerekçe göstererek kredi vermekte isteksiz davranmaları işletmeleri vadeli satışlarından kaynaklanan alacaklarını; daha hızlı tahsil etmek, takip işlemlerinden kurtulmak ve finansman sıkıntılarını gidermek amacıyla faktoring şirketlerine devretmelerine neden olmaktadır. Finansal sıkıntısını Banka kredisi v.b. yasal kaynaklardan temin ederek gideremeyen çok sayıda firma ise tefecilerin ağına düşerek piyasadan yok olma, sahip değiştirme tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadırlar. İhracatçı şirketler finansman ihtiyaçlarını gidermek için Bankalardan kredi temin etmekte güçlük çekmektedirler. Bu durum firmaları farklı yasaların geçerli olduğu yurt dışı piyasalara yönlendirerek bir taraftan riskleri en aza indirmenin yollarını aramaya bir taraftan da uluslararası firmalarla rekabet etmek durumunda bırakmaktadır. Ekonomik kriz ortamında alıcılar vadeli ve mal mukabili alımı işlemini tercih etmektedir. Bu nedenle alacağının tahsilinde ve finansal kaynak temininde risk almak istemeyen firmalar faktoring firmaları ile çalışmaya yönelmektedirler.



KAYNAK:

"Faktorig işlemlerinin vergi yasaları karşısındaki durumu ve Muhasebeleştirilmesi." 06.07.2009, YMM İsmail DÜLGER



Kaynak: www.MuhasebeTR.com

(Bu makale yazılı veya elektronik ortamda kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır .)







KAYNAK: Bu yazı www.MuhasebeTR.com adresinden alınmıştır.









Kısım Kısım Teslim Edilen İnşaat Taahhüt İşlerinde Vergiyi Doğuran Olay

www.MuhasebeTR.com


TÜRKİYE'NİN MUHASEBE SİTESİ



iletisim@muhasebetr.com







Soru: Kısım Kısım Teslim Edilen İnşaat Taahhüt İşlerinde Vergiyi Doğuran Olay



Cevap: İnşaat taahhüt işlerinde en çok karşılaşın sorunlardan biri de vergiyi doğuran olayın doğru bir şekilde tespit edilmesidir. Konuyla ilgili kanun maddelerine bakacak olursak öncelikle Gelir Vergisi Kanununa göz atmamız gerekecektir.



193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 42’inci maddesinde; birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerinde kar ve zararın işin bittiği yıl kesin olarak tespit edileceği ve tamamı o yılın geliri sayılarak ilgili yıl beyannamesinde gösterileceği, belirtilmiş olup; aynı kanunun 44’üncü maddesinde ise; yıllara yaygın inşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde, geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarihin, diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarihin işin bitim tarihi olarak kabul edileceği, hükme bağlanmıştır.



Buna göre, örneğin taşeronlar tarafından yapılan işin, kısım kısım tamamlanması ve tamamlanan her bir kısım için geçici kabul tutunaklarının düzenlenmiş olması, söz konusu işin tamamının bittiği anlamına gelmemektedir. Yani, kısmen tamamlanan işler için, geçici kabul tutunaklarının düzenlenmesi durumunda, bu tutunakların esas alınarak işin kısmen bittiği ve işin tamamının bitmesi beklenmeksizin, bu işlere ait kar veya zararların ilgili yıl beyanlarına dahil edilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte, işin tamamının bitirilmesi ve geçici kabulünün yapılması halinde, kar veya zarar işin bittiği yıl beyannamesine dahil edilecektir. Ayrıca, Gelir Vergisi Kanunu'nun 44'üncü maddesine göre, geçici kabul tutanaklarının düzenlendiği tarih değil; bu tutanakların idarece onaylandığı tarih işin bitim tarihi olarak kabul edilecektir. Dolayısıyla geçici kabul tutanaklarının düzenlenmesi idare onaylamadıkça işin bittiği anlamına gelmemektedir.



Bu durumda, mükellef tarafından, kısım kısım tamamlanan ve her bir kısım için geçici kabulleri yapılan işlerin sadece bir yapım işi olarak kabul edilmesi ve bu işten elde ettiği gelirin tamamının, işin tamamen bitirildiği yılda beyan edilmesi gerekmektedir.





Koray ATEŞ

SMMM-E. Öğretim Görevlisi

Akdeniz Denetim YMM Ltd.Şti.

Fax:0224 224 53 54

korayates@muhasebetr.com

http://www.muhasebetr.com/sorucevap/yazdir.php?haber_id=759