15 Eylül 2012 Cumartesi

Sgk da Nace kodları

http://www.turmob.org.tr/Arsiv/FCKEditor/userfiles/file/ISKOLU_KODU_DEGISIKLIKLERI_sgk.pdf

yeni senede hangi hesap planı kullanılacak?

http://www.thelira.com/yazar/31/ekrem-oncu/2051 


1 Ocak 2013'ten itibaren defterler neye göre tutulacaktır?

Değerli okurlarımız bu yazımızın konusunu 1 Ocak 2013'ten itibaren muhasebenin Tek Düzen Hesap Planı ve Vergi Usul Kanunu'na (VUK) göre mi, yoksa Türkiye Muhasebe Standartlarına (TMS)/UFRS göre mi tutulacağı meselesi oluşturacaktır.

Bilindiği üzere 6102 sayılı Yeni TTK'nın defter tutma yükümlülüğüne ilişkin 64'üncü maddesi 6335 sayılı Kanunla değişmeden önce; “Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle malvarlığı durumunu, Türkiye Muhasebe Standartlarına ve 88 inci madde hükümleri başta olmak üzere bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır...” şeklinde idi.

Bu düzenleme 6335 sayılı Kanunun 8'inci maddesi ile değiştirilerek; “Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır...” şeklinde düzenlendi.

Dolayısıyla bu değişiklikle “... Türkiye Muhasebe Standartlarına ve 88'inci madde hükümleri başta olmak üzere...” ibaresi kanun metninden çıkarılmış oldu. 6335 sayılı Kanunun 8'inci madde gerekçesinde bunun nedeni, “Ticari defterlerin, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre tutulması yükümlülüğünün kaldırılması nedeniyle maddenin birinci fıkrasında yer alan “Türkiye Muhasebe Standartlarına ve 88'inci madde hükümleri başta olmak üzere” ibaresi yürürlükten kaldırılmış...”şeklide açıklanmıştır. Bu gerekçe oldukça açık bir şekilde ticari defterlerin TMS uyarınca tutulmayacağını ortaya koymaktadır.

6102 sayılı Kanunun 6335'le değişikliğe uğramadan önceki üçüncü fıkrası, “...Türkiye Muhasebe Standartlarına göre elektronik ortamda veya dosyalama suretiyle tutulan defterlerin açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları ile bu defterlerin nasıl tutulacağı Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca bir tebliğle belirlenir.” şeklinde idi.

6335 sayılı Kanunun 8'inci maddesi ile değişiklik sonrası bu düzenleme, “...Fiziki ortamda veya elektronik ortamda tutulan ticari defterlerin nasıl tutulacağı, defterlere kayıt zamanı, onay yenileme ile açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken çıkarılan tebliğle belirlenir.” şeklini almıştır.

Böylece, “...Türkiye Muhasebe Standartlarına göre elektronik ortamda veya dosyalama suretiyle tutulan defterlerin...” ibaresi değiştirilerek, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre defter tutulmayacağı ortaya konulmaktadır. Ayrıca değişmeden önceki düzenlemede Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'na konuyla ilgili tebliğ çıkarma yetkisi verilmiş iken, değişiklikle bu yetki Maliye Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığına müştereken verilmiştir. 

Yine 64'üncü maddenin 5'inci fıkrası da, “Yevmiye, defteri kebir ve envanter defteri dışında tutulacak defterler Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından bir tebliğ ile belirlenir.”şeklinde iken, 6335 sayılı Kanunun 8’inci maddesiyle, “Bu Kanuna tabi gerçek ve tüzel kişiler, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175 inci ve mükerrer 257 nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorundadır. Bu Kanunun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümleri 213 sayılı Kanun ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmez.” şeklinde değiştirilmiştir.

Bu değişiklik kanunun gerekçesinde, beşinci fıkra ile de bu Kanuna tabi gerçek ve tüzel kişilerin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175'inci ve mükerrer 257'nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymaları ve bu Kanunun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümlerinin, vergi kanunlarından farklı düzenlemeler içermesi sebebi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmeyeceği şeklinde açıklanmıştır.

Bu düzenleme ile açıkça ifade edilmek istenen ise, TTK'nın defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümleri gibi düzenlemelerin, VUK uyarınca aynı konuların düzenlenmesi ve finansal tablo hazırlanmasına engel teşkil etmeyeceğidir. Burada, TTK uyarınca finansal tablo düzenlemek zorunda olanların VUK uyarınca da finansal tablo düzenlemesine engel bir husus olmadığı vurgulanmaktadır.

Kanun koyucu 64'üncü madde değişikliğine parelel olarak 88'inci maddede değişikliğe gitmiştir. 6102 sayılı Kanunun 88'inci maddesi 6335 sayılı Kanunla değişikliğe uğramadan önce;

“64 ilâ 88 inci madde hükümlerine tabi gerçek ve tüzel kişiler gerek ticari defterlerini tutarken, gerek münferit ve konsolide finansal tablolarını düzenlerken, Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından yayımlanan, Türkiye Muhasebe Standartlarına, kavramsal çerçevede yer alan muhasebe ilkelerine ve bunların ayrılmaz parçası olan yorumlara aynen uymak ve bunları uygulamak zorundadırlar. 514 ilâ 528 inci maddeler ile Kanunun ilgili diğer hükümleri saklıdır.”
şeklinde idi.

Bu madde 6335 sayılı Kanunun 9’uncu maddesiyle, “64 ilâ 88 inci madde hükümlerine tabi gerçek ve tüzel kişiler münferit ve konsolide finansal tablolarını düzenlerken, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yayımlanan, Türkiye Muhasebe Standartlarına, kavramsal çerçevede yer alan muhasebe ilkelerine ve bunların ayrılmaz parçası olan yorumlara uymak ve bunları uygulamak zorundadır. 514 ilâ 528 inci maddeler ile bu Kanunun ilgili diğer hükümleri saklıdır.” şeklinde değişikliğe uğradı.

Burada yapılan değişiklikle,   “gerek ticari defterlerini tutarken” ibaresi kanun metninden çıkarılarak Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun defter tutma üzerindeki düzenleme yetkisi kaldırılmış olmaktadır. Bu da defterlerin TMS uyarınca tutulması düzenlemesinden vaz geçilmesinin yansımasıdır.

Bu halde, TMS/TFRS uygulamalarında; Tek Düzen Hesap Planı ve VUK hükümleri çerçevesinde defter kayıtları tutulabilecek, ancak denetime tabi olanlar ve 1534'üncü maddede sayılanlar için mali bilançolar, yıl sonralarında ayrıca TMS/TFRS kurallarına göre düzenlenecektir. Nitekim ülkemizde bu uygulama halka açık ve SPK’ya tabi şirketler tarafından yürütülmekte, bu şirketler için zorunlu olan bağımsız denetim, uluslararası muhasebe standartları ile uyumlu TMS/TFRS’ye göre yapılmaktadır.

Sonuç olarak, Türkiye Muhasebe Standartları uyarınca defter tutulacağı düzenlemesini kanun koyucu öngörmüş olsa idi, 6335 sayılı Kanunla yukarıda ele aldığımız değişikliklere gidilmemiş olurdu. Nitekim, 6335 sayılı değişiklik öncesi 6102 sayılı Kanunla defterlerin tutulmasında TMS uygulaması öngörülmüştü ve bu düzenleme yürürlüğe girmeden değiştirilmiş oldu. 6335 sayılı Kanunun gerekçesinde yukarıda ele aldığımız üzere konu açıkça dile getirilmiştir. Her ne kadar yazılan yazılarda aksi yönde görüşler dile getirilmiş olsa da, 1 Ocak 2013'ten itibaren defterler Türkiye Muhasebe Standartları uyarınca değil, Tek Düzen Hesap Planı ve VUK uyarınca tutulmaya devam edilecektir. Aksi yöndeki görüşler, kanun koyucunun hem kanunda yapmış olduğu değişiklikleri, hem de gerekçelerde yapmış olduğu açıklamaları görmezden gelerek yapılan değişikliklerin tam aksini dile getirmek olur. Yeni TTK ile TMS'ye yapılan atıfları finansal tabloların hazırlanması bakımından algılamak gerekir. Bu durum 88'inci maddede yapılan değişiklikten de açıkça anlaşılabilir.

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Yeni TTK Ve Borçlar Kanunu İle Birlikte Ticari İşlerde Faiz Uygulaması Nasıl Olacaktır?


Tarih: 08/08/2012
 
Değerli okurlarımız, bir önceki yazımda ticari işlemlerde vade ve faiz konusunu ele almış ve sonraki yazımda ise ticari işlerde faiz konusunu ele alacağımı belirtmiştim. Gerçekten de Yeni TTK ile faiz konusunda oldukça önemli yeni düzenlemeler getirilmiştir. Vurgulayalım ki, Yeni TTK ile getirilen düzenlemeler doğal olarak ticari işleri esas almaktadır. Ticari olmayan adi işler için TTK hükümleri geçerli olmayacaktır.

Ticari işlerde faiz konusu Yeni TTK'nın 8'inci maddesinde düzenlenmiştir. Ticari işlerde faizin serbestçe belirlenebilmesi düşüncesi esas olmakla birlikte, bileşik faiz uygulamasının kapsamı daraltılmıştır. Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte faiz yürütülmesi (bileşik faiz) şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerli hale getirilmiştir.
 
Eski TTK'da bileşik faiz uygulanması için borçlu bakımından ticari iş olması yeterli iken, Yeni TTK ile her iki taraf bakımından da ticari iş olma şartı getirilmiştir. Eski TTK uyarınca bir tacire tacir olmayan bir vatandaşın para vermesi durumunda bileşik faiz uygulanabiliyorken, Yeni TTK ile bu mümkün olmayacaktır. Her iki taraf da tacir olmak zorundadır. Tacir olmayanlar arasındaki sözleşmelerde buradaki düzenlemeler uygulanmayacaktır.
 
Faize ilişkin getirilen bir diğer yenilik ise, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin saklı olduğu düzenlemesidir. Böylelikle, tüketiciler lehine hareket edilerek söz konusu Kanunda tüketici lehine yapılan düzenlemelerin dikkate alınması gerektiği Yeni TTK'da belirtilmiştir.

Yeni TTK'nın 9'uncu maddesi ile de, ticari işlerde; kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında, ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir. Kanunda, ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, ancak hangi mevzuat hükümleri olacağı açıkça vurgulanmamıştır. Kanunun gerekçesinde bunun nedeni olarak, kanunlar sık sık değiştiği için değişiklikler sonrası burada yapılan düzenlemenin anlam ifade etmeyecek duruma gelmesinin önlenmek istenmesi gösterilmiştir. Kanunda atıfta bulunulan kanunların başında 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun gelmektedir. Ayrıca, 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun faize ilişkin düzenlemeleri de dikkate alınacaktır. Yine, Yeni TTK'nın 1530'uncu maddesi düzenlemeleri göz önünde bulundurulacaktır.

Yeni TTK'nın 9'uncu maddesi ile dolaylı olarak 3095 ve 6098 sayılı Kanunlara atıfta bulunularak, söz konusu Kanunlardaki düzenlemelerin ticari işlerde de dikkate alınacağı vurgulanmıştır. Adi işlerdeki faiz oranı 3095 sayılı Kanunun birinci maddesinde tespit edilmiştir. Buna göre, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse bu ödeme yıllık yüzde oniki oranı üzerinden yapılır. Bakanlar Kurulu, bu oranı aylık olarak belirlemeye, yüzde onuna kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmaya yetkilidir. Kanuni faiz oranını 19/12/2005 tarihli ve 2005/9831 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile, 1/1/2006 tarihinden geçerli olmak üzere yıllık % 12’den % 9’a indirilmiştir.

6098 sayılı Borçlar Kanununun 88'inci maddesine göre ise, faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat (3095 sayılı Kanun) hükümlerine göre belirlenecektir ve sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamayacaktır.

3095 sayılı Kanunun 2'nci maddesine göre de, temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1'inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Ancak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur.

Temerrüt faizi miktarının sözleşmede kararlaştırılmamış olduğu hallerde, akdi faiz miktarı yukarıdaki fıkralarda öngörülen miktarın üstünde ise, temerrüt faizi, akdi faiz miktarından az olamayacaktır.

Yeni TTK'nın 1530/7 düzenlemesinde de, geç ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hâllerde uygulanacak faiz oranının ve alacağın tahsili masrafları için talep edilebilecek asgari gider tutarının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca her yıl ocak ayında ilan edileceği ve faiz oranının, 3095 sayılı Kanunda öngörülen ticari işlere uygulanacak gecikme faizi oranından en az yüzde sekiz fazla olacağı belirtilmiştir.

6098 sayılı Borçlar Kanununun 120'nci maddesine göre de, uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat (6095 sayılı Kanun) hükümlerine göre belirlenir. 
Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, Kanunda belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olacaktır.

Yeni TTK, 6095 sayılı Kanun ve 6098 sayılı Borçlar Kanununda faiz ve temerrüt faizine yönelik yapılan düzenlemeler birbiriyle paralellik arz etmektedir. Yeni TTK ile birlikte artık ticari işlerde faizin serbestçe belirlenebilmesi düşüncesi esas olmakla birlikte, bileşik faiz uygulamasının kapsamı daraltılmış olmaktadır. Bileşik faiz, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerli hale getirilmiştir. Halbuki, Eski TTK'da bileşik faiz uygulanabilmesi için işin borçlu bakımından ticari iş olması yeterli idi. Bundan böyle, 1 Temmuz 2012'den itibaren her iki taraf bakımından da ticari iş olmayan işlerde bileşik faiz uygulanamayacaktır.
Gazeteport

Basit Usule Tabi Servis İşletmecisinin Faturasında “KDV Dahil” İbaresi Kullanmasının Vergisel Sonuçları



Tarih: 08.08.2012
1. GİRİŞ
KDV Kanunu 8/2 gereği, vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı veya katma değer vergisini fatura veya benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde; düzenlediği bu tür vesikalarda katma değer vergisi gösterenler, bu vergiyi ödemekle mükelleftirler.
Basit usule tabi olan mükelleflerin mal teslimleri ve hizmet ifaları KDV Kanunu 17/4-a bendi gereği KDV’den istisnadır. Ancak bu mükellefler faturaları üzerinde “KDV Dahildir” veya benzer minvalde bir ibareye yer verirlerse bu KDV’yi beyan etmek ve ödemek zorundadırlar. İşte bu durumda, söz konusu KDV’nin KDV tevkifatına da tabi olup olmayacağı çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır.

2. BASİT USULE TABİ OLAN MÜKELLEFLER VE KDV İSTİSNASI
Basit usule tabi olma şartları ve basit usulde ticari kazancın tespiti GVK’nun 46, 47, 48 ve 51. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu maddelerde yer alan şartlara uyan mükellefler basit usulde vergilendirilmekte ve verdikleri hizmetler ile yaptıkları teslimler KDV Kanunu 17/4-a bendi gereği KDV’den istisna tutulmaktadır.
3. 117 NO.LU KDV GENEL TEBLİĞİ İLE KDV TEVKİFATI KAPSAMINDA ALINAN SERVİS TAŞIMACILIĞI HİZMETLERİ
Tebliğin 3.12.11 numaralı kısmında yapılan açıklamalara göre personel, öğrenci, müşteri ve benzerlerinin belirli bir güzergah dahilinde taşınması kapsamında verilen servis hizmetleri KDV tevkifatı kapsamına girmektedir. Tevkifat oranı 5/10 olarak belirlenmiştir.
4. KDV’DEN İSTİSNA OLAN BİR İŞLEME DAİR DÜZENLENE FATURADA “KDV DAHİL” İBARESİ KULLANILIRSA NE OLACAKTIR?
KDV Kanunu Madde 8/2 gereği; “vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı veya katma değer vergisini fatura veya benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde; düzenlediği bu tür vesikalarda katma değer vergisi gösterenler, bu vergiyi ödemekle mükelleftirler. Bu husus kanuna göre borçlu oldukları vergi tutarından daha yüksek bir meblağı gösteren mükellefler için de geçerlidir. Bu gibi sebeplerle fazla ödenen vergiler, Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslara göre ilgililere iade edilir.”
88 No.lu KDV Genel Tebliğinde ise, KDV Kanunu 17/4-a bendi gereği teslimleri KDV’den istisna olan basit usule tabi mükelleflerin düzenledikleri belgelerde KDV göstermeleri ya da KDV dahildir veya benzeri bir şerhe yer vermeleri durumunda KDV açısından ne yapılması gerektiği aşağıdaki şekilde açıklanmıştır:
“ İstisna uygulamasının başladığı 1/7/2003 tarihinden itibaren, düzenledikleri belgelerde katma değer vergisi gösteren veya "KDV dahildir" mealinde bir şerhe yer veren basit usulde vergilendirilen mükellefler, belgede ayrıca gösterilen veya iç yüzde yoluyla hesaplanacak vergi tutarını Katma Değer Vergisi Kanununun 8/2. maddesi gereğince vergi dairesine beyanname ile yatırmak zorundadır. Vergi dairesine ödenecek tutardan, alışlar dolayısıyla yüklenilen vergiler indirilmeyecek, yüklenilen bu vergi tutarı, Gelir Vergisi Kanununun izin vermesi halinde gider veya maliyet olarak dikkate alınacaktır.
İstisna kapsamına girdiği halde belgelerde yer alan katma değer vergisi, belge tarihini izleyen ayın 24. günü mesai saati sonuna kadar beyanname ile vergi dairesine ödenecektir Vergi daireleri, kendiliğinden başvuran ya da bu şekilde işlem yaptıkları vergi idaresince tespit edilen basit usule tabi gelir vergisi mükellefleri için geçici katma değer vergisi mükellefiyeti tesis etmek suretiyle yersiz hesaplanan vergiyi tahsil edeceklerdir.
Vergi İdaresi tarafından 15.09.2003 tarihli ve KDV.MUK.B.07.4.DEF.0.34.18.25.5386 sayılı özelgede de; “…odanız üyesi nakliyeci esnaflar tarafından yersiz tahsil edilen katma değer vergisi’nin ilgili dönem KDV beyannamesinde beyan edilerek, vergi dairesine ödenmesi gerekmekte olup, yersiz uygulanan vergiye muhatap olan kişilerin gerçek usulde katma değer vergisi mükellefi olması halinde alınan KDV indirim konusu yapılabilecek, gerçek usulde katma değer vergisi mükellefi olmamaları halinde ise, bu kişilere iade edilmek üzere KDV’ni tahsil eden odanız üyesi ile vergiye muhatap olan kişilerin birlikte vergi dairesine başvurmaları gerekmektedir.” görüşü verilmiştir.
Tebliğde ve özelgede yer verilen görüşleri topluca dikkate alırsak olursak, basit usule tabi bir mükellef düzenlediği faturasında “KDV dahildir” şeklinde veya minvalinde bir şerh yazarsa bu durumda KDV beyan etmek ve zorunda; hizmeti alan taraf ise bu KDV’yi gider veya maliyet yazmayarak indirilecek KDV olarak muhasebeleştirmek durumundadır.
İşte bu notada konuyu 117 No.lı KDV Genel Tebliğine bağlıyoruz ve basit usule tabi mükellef bir servis işletmecisi ise ve faturasında KDV dahildir ibaresine yer vermişse, hizmeti alan taraf bu fatura KDV tevkifatı yapmak zorunda mıdır diye soruyoruz?
117 No.lu KDV Genel Tebliğinin muhtelif bölümlerinde şu şekilde açıklamalara yer verilmiştir: KDV tevkifatı ihtiyari bir uygulama olmayıp, Maliye Bakanlığınca tevkifat uygulaması kapsamına alınan işlemlerde alıcılar tarafından tevkifat yapılması zorunludur. KDV tevkifatı uygulaması, teslim veya hizmet bedeli üzerinden hesaplanan verginin, teslim veya hizmeti yapanlar tarafından değil bu işlemlere muhatap olanlar tarafından kısmen veya tamamen vergi sorumlusu sıfatıyla beyan edilip ödenmesidir. Tevkifata tabi olan işlerin, KDV Kanunu hükümleri çerçevesinde vergiden müstesna olması halinde, işlem bedelleri üzerinden KDV hesaplanmayacağı için herhangi bir tevkifat yapılmayacaktır. İstinaden vazgeçenlerin tesliminde KDV tevkifatı yapılacaktır.”  
5. SONUÇ:
Yukarıdaki açıklamalar kapsamında, basit usule tabi olma şartları ve sınırları dahilinde servis taşımacılığı hizmeti veren bir mükellef, faturasında sehven de olsa “KDV dahildir” ibaresi kullanırsa bu KDV’yi beyan etmek zorunda olduğu, hizmetten yararlanan mükellefin ise bu KDV’yi indirilecek KDV olarak muhasebeleştirmesi gerektiği; bununla birlikte, servis taşımacılığı hizmeti KDV tevkifatı kapsamında olduğu için, KDV’nin 5/10’unun (%50) hizmetten yararlanan işletme tarafından tevkifata tabi tutularak (2) No.lu KDV beyannamesi ile beyan ederek ödenmesi gerektiği soncuna ulaşmaktayız.

29 Haziran 2012 Cuma

Kamu Denetçiliği Kanunu

29 Haziran 2012 CUMA
Resmî Gazete
Sayı : 28338
KANUN
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU KANUNU
Kanun No. 6328                                                                                         Kabul Tarihi: 14/6/2012
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amacı; kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin bir şikâyet mekanizması oluşturmak suretiyle, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak üzere Kamu Denetçiliği Kurumunu oluşturmaktır.
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Kanun; Kamu Denetçiliği Kurumunun kuruluş, görev ve çalışma usullerine ilişkin ilkeler ile Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin niteliklerine, seçimlerine, özlük haklarına ve Kurum personelinin atanmaları ile özlük haklarına ilişkin hükümleri kapsar.
Tanımlar
MADDE 3 – (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Başdenetçi: Kamu Başdenetçisini,
b) Başdenetçilik: Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçiliğini,
c) Başkanlık: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığını,
ç) Denetçi: Kamu denetçisini,
d) Genel Kurul: Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunu,
e) İdare: Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarını, mahallî idareleri, mahallî idarelerin bağlı idarelerini, mahallî idare birliklerini, döner sermayeli kuruluşları, kanunlarla kurulan fonları, kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüslerini, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlar ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseseleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını, kamu hizmeti yürüten özel hukuk tüzel kişilerini,
f) Komisyon: Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyonu,
g) Kurum: Kamu Denetçiliği Kurumunu,
ifade eder.
(2) Komisyonun Başkanı, Başkanvekili, Sözcüsü ve Kâtibi; Dilekçe Komisyonunun Başkanı, Başkanvekili, Sözcüsü ve Kâtibidir.
İKİNCİ BÖLÜM
Kuruluş, Görev ve Çalışma İlkeleri
Kuruluş
MADDE 4 – (1) Bu Kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğini haiz, özel bütçeli ve merkezi Ankara’da bulunan Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmuştur.
(2) Kurum, Başdenetçilik ve Genel Sekreterlikten oluşur.
(3) Kurumda, bir Başdenetçi ve beş denetçi ile Genel Sekreter ve diğer personel görev yapar.
(4) Kurum, gerekli gördüğü yerlerde büro açabilir.
Kurumun görevi
MADDE 5 – (1) Kurum, idarenin işleyişi ile ilgili şikâyet üzerine, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir.
(2) Ancak;
a) Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler ile resen imzaladığı kararlar ve emirler,
b) Yasama yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemler,
c) Yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin kararlar,
ç) Türk Silahlı Kuvvetlerinin sırf askerî nitelikteki faaliyetleri,
Kurumun görev alanı dışındadır.
Başdenetçilik
MADDE 6 – (1) BaşdenetçilikBaşdenetçi ve denetçilerden oluşur.
(2) Kurum, Başdenetçi tarafından yönetilir ve temsil edilir.
Başdenetçinin ve denetçilerin görevleri
MADDE 7 – (1) Başdenetçinin görevleri şunlardır:
a) Kuruma gelen şikâyetleri incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmak.
b) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikleri hazırlamak.
c) Yıllık raporu hazırlamak.
ç) Yıllık raporu beklemeksizin gerek gördüğü konularda özel rapor hazırlamak.
d) Raporları kamuoyuna duyurmak.
e) Yokluğunda kendisine vekâlet edecek denetçiyi belirlemek.
f) Birisi kadın ve çocuk hakları alanında görevlendirilmek üzere, denetçiler arasındaki iş bölümünü düzenlemek.
g) Genel Sekreteri ve diğer personeli atamak.
ğ) Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
(2) Denetçilerin görevleri şunlardır:
a) Bu Kanunda verilen görevlerin yapılmasında Başdenetçiye yardımcı olmak.
b) Başdenetçi tarafından verilen görevleri yapmak.
Çalışma ilkeleri
MADDE 8 – (1) Başdenetçi, denetçiler arasında iş birliğini sağlar ve bunların uyumlu çalışmasını gözetir.
(2) Denetçiler, Başdenetçi tarafından görevlendirildikleri konu veya alanlarda tek başlarına çalışır ve önerileriniBaşdenetçiye sunarlar.
(3) Kurum, faaliyetlerinde elektronik ortam ve iletişim araçlarının kullanılmasını gözetir.
(4) Denetçilerin Başdenetçi tarafından görevlendirilecekleri konu veya alanlara ve aralarındaki iş bölümüne ilişkin ilkeler yönetmelikle belirlenir.
Genel Sekreterliğin oluşumu ve görevleri
MADDE 9 – (1) Genel Sekreterlik; Kurumun idari ve mali işleriyle sekretarya hizmetlerini yerine getirir. Genel Sekreterlikte Genel Sekreter ve diğer idari personel görev yapar.
(2) Genel Sekreterliğin görevleri şunlardır:
a) Kurumun büro işlemini yürütmek.
b) Personelin şahsi dosyalarını tutmak.
c) Kurumun arşiv hizmetlerini yürütmek.
ç) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 22/12/2005 tarihli ve 5436 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 15 inci maddesi ve diğer mevzuatla mali hizmetler birimi ve strateji geliştirme birimlerine verilen görevleri yapmak.
d) Personelin izin ve emeklilik işlemlerini yürütmek.
e) Kurumda çalışan personelin özlük işleri ile sağlık ve sosyal hizmet faaliyetlerini yürütmek.
f) Kurumun görev alanıyla ilgili hususlarda bilişim sisteminin kullanılmasını sağlamak.
g) Kanunlarla verilen veya Başdenetçilik tarafından verilen diğer işleri yapmak.
Başdenetçi ve denetçilerin nitelikleri
MADDE 10 – (1) Başdenetçi veya denetçi seçilebilmek için aşağıdaki şartlar aranır:
a) Türk vatandaşı olmak.
b) Seçimin yapıldığı tarihte Başdenetçi için elli, denetçi için kırk yaşını doldurmuş olmak.
c) Tercihen hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idarî bilimler, iktisat ve işletme fakültelerinden olmak üzere dört yıllık eğitim veren fakültelerden veya bunlara denkliği kabul edilmiş yurt içi veya yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak.
ç) Kamu kurum ve kuruluşlarında, uluslararası kuruluşlarda, sivil toplum kuruluşlarında veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında ya da özel sektörde toplamda en az on yıl çalışmış olmak.
d) Kamu haklarından yasaklı olmamak.
e) Başvuru sırasında herhangi bir siyasi partiye üye olmamak.
f) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı hapis cezasına ya da affa uğramış olsa veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olsa bile Türk Ceza Kanununun ikinci kitabının birinci kısmının bir ve ikinci bölümündeki suçlar, Devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, millî savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları ile yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlardan veya zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.
Adaylık ve seçim
MADDE 11 – (1) Başdenetçi veya denetçilerden birinin görev süresinin bitmesinden doksan gün önce, bu görevlerin herhangi bir sebeple sona ermesi hâlinde ise sona erme tarihinden itibaren onbeş gün içinde durum, Kurum tarafından Başkanlığa bildirilir.
(2) Başkanlık tarafından ilân edilen başvuru süresi içinde, 10 uncu maddede yazılı nitelikleri taşıyanlardan,Başdenetçi veya denetçi aday adayı olmak isteyenler Başkanlığa başvuruda bulunurlar.
(3) Komisyon, Başdenetçi seçiminde başvuruda bulunan aday adayları arasından üç adayı, başvuru süresinin bittiği tarihten itibaren onbeş gün içinde belirleyerek Genel Kurula sunulmak üzere Başkanlığa bildirir.
(4) Genel Kurul, bildirim tarihinden itibaren onbeş gün içinde, Başdenetçi seçimlerine başlar. Başdenetçi gizli oyla seçilir.
(5) Başdenetçi, üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile seçilir. Birinci oylamada bu çoğunluk sağlanamadığı takdirde ikinci oylamaya geçilir. İkinci oylamada da üye tamsayısının üçte iki çoğunluğunun oyu aranır. Bu oylamada üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu sağlanamadığı takdirde üçüncü oylamaya geçilir ve üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyunu alan aday seçilmiş sayılır. Üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır. Dördüncü oylamada karar yeter sayısı olmak şartıyla en fazla oy alan aday seçilmiş olur.
(6) Komisyon tarafından oluşturulacak alt komisyon, başvuruda bulunan aday adayları arasından, seçilecek denetçi sayısının üç katı kadar adayı, başvuru süresinin bittiği tarihten itibaren onbeş gün içinde belirler ve Komisyona sunar. Komisyon sonraki onbeş gün içinde denetçi seçimlerini yapar. Denetçiler, üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile seçilir. Birinci oylamada bu çoğunluk sağlanamadığı takdirde ikinci oylamaya geçilir. İkinci oylamada da üye tamsayısının üçte iki çoğunluğunun oyu aranır. Bu oylamada üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu sağlanamadığı takdirde üçüncü oylamaya geçilir ve üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyunu alan aday seçilmiş olur. Üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde en çok oy alan adaylardan, seçilecek aday sayısının iki katı kadar aday ile seçime gidilir. Dördüncü oylamada karar yeter sayısı olmak şartıyla en fazla oy alan aday seçilmiş olur. Birden fazla denetçi seçimi yapılacağı durumlarda adaylar için birleşik oy pusulası düzenlenir. Adayların adlarının karşısındaki özel yer işaretlenmek suretiyle oy kullanılır. Seçilecek denetçilerin sayısından fazla verilen oylar geçersiz sayılır.
(7) Seçimler, Kurumun Başkanlığa başvuruda bulunduğu tarihten itibaren en geç doksan gün içinde sonuçlandırılır.
(8) Bu maddede yer alan süreler, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde olması veya araverme sırasında işlemez.
Bağımsızlık ve tarafsızlık
MADDE 12 – (1) Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, Başdenetçiye ve denetçilere görevleriyle ilgili olarak emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.
(2) Başdenetçi ve denetçiler, görevlerini yerine getirirken tarafsızlık ilkesine uygun davranmak zorundadır.
Andiçme
MADDE 13 – (1) Görevlerine başlarken Başdenetçi Genel Kurulda, denetçiler ise Komisyonda aşağıdaki şekilde andiçerler:
“Görevimi tam bir tarafsızlık, dürüstlük, hakkaniyet ve adalet anlayışı içinde yerine getireceğime, namusum ve şerefim üzerine andiçerim.”
Görev süresi
MADDE 14 – (1) Başdenetçi ve denetçilerin görev süreleri dört yıldır.
(2) İstifa, ölüm veya görevden alınma gibi herhangi bir nedenle süresi bitmeden görevinden ayrılan Başdenetçiveya denetçinin yerine yeni seçilen Başdenetçi veya denetçinin görev süresi de dört yıldır.
(3) Bir dönem Başdenetçi veya denetçi olarak görev yapan bir kimse sadece bir dönem daha Başdenetçi veya denetçi seçilebilir.
(4) Başdenetçi veya denetçiliğe seçilenlerin görev yaptıkları sürede eski görevleriyle olan ilişikleri kesilir. Ancak kamu görevlisiyken Başdenetçiliğe veya denetçiliğe seçilenler, memuriyete giriş şartlarını kaybetme dışındaki herhangi bir nedenle görevlerinin sona ermesi, görevden ayrılma isteğinde bulunması veya görev sürelerinin dolması durumunda, otuz gün içinde eski kurumlarına başvurmaları hâlinde, atamaya yetkili makamlar tarafından otuz gün içinde mükteseplerine uygun bir kadroya atanırlar. Yüksek mahkeme üyeliğinden seçilenlerden görevi sona erenler, herhangi bir işleme gerek olmaksızın ve boş kadro şartı aranmaksızın, geldikleri yüksek mahkeme üyeliği görevine geri dönerler ve boşalan ilk üye kadrosu kendilerine tahsis olunur. Belirtilen atama yapılırken Başdenetçi veya denetçilerin Kurumda geçirdikleri süreler makam veya hâkim sınıfından olup da yüksek hâkimlik tazminatını almaya başladıktan sonra seçilenler için yüksek hâkimlik tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde geçmiş olarak değerlendirilir. Bu hükümler, akademik unvanların kazanılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla üniversitelerden gelen personel hakkında da uygulanır. Mükteseplerine uygun bir kadroya atamaları gerçekleşinceye kadar süresi dolması sebebiyle görevi sona erenBaşdenetçi ve denetçilere almakta oldukları aylık ücret ile sosyal hak ve yardımların Kurum tarafından ödenmesine devam olunur. Mükteseplerine uygun kadrolara atananlara, atama yapıldığı tarih itibarıyla Kurum tarafından ödemede bulunulmasına son verilir.
Görevden alınma ve görevin sona ermesi
MADDE 15 – (1) Başdenetçinin veya denetçilerin 10 uncu maddede sayılan nitelikleri taşımadıklarının sonradan anlaşılması veya bu nitelikleri seçildikten sonra kaybetmeleri hâlinde, durumun Komisyon tarafından tespit edilmesini takiben Başdenetçinin görevinin sona ermesine Genel Kurul tarafından görüşmesiz olarak; denetçilerin görevinin sona ermesine ise Komisyon tarafından karar verilir.
(2) Seçilmeye engel bir suçtan dolayı kesin hüküm giyen veya kısıtlanan Başdenetçi hakkındaki kesinleşmiş mahkeme kararının Genel Kurulun; denetçi hakkındaki kesinleşmiş mahkeme kararının Komisyonun bilgisine sunulmasıyla Başdenetçi veya denetçi sıfatı sona erer.
Başdenetçi ve denetçilerin mali ve sosyal hakları
MADDE 16 – (1) Başdenetçiye Başbakanlık Müsteşarı; denetçilere Başbakanlık müsteşar yardımcıları için belirlenen her türlü ödemeler dâhil mali haklar tutarında aylık ücret ödenir. Başbakanlık Müsteşarı ve müsteşar yardımcılarına ödenenlerden, vergi ve diğer kesintilere tabi olmayanlar bu Kanuna göre de vergi ve diğer kesintilere tabi olmaz. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve diğer mevzuat uyarınca Başbakanlık Müsteşarının yararlanmış olduğu sosyal hak ve yardımlardan Başdenetçi, Başbakanlık müsteşar yardımcılarının yararlanmış olduğu sosyal hak ve yardımlardan da denetçiler aynı esas ve usuller çerçevesinde yararlanır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Kuruma Başvuru ve Yapılacak İşlemler
Başvuru ve usulü
MADDE 17 – (1) Kuruma, gerçek ve tüzel kişiler başvurabilirler. Başvuru sahibinin talebi üzerine başvuru gizli tutulur.
(2) Başvuru; başvuru sahibinin adı ve soyadı, imzası, yerleşim yeri veya iş adresini ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için vatandaşlık kimlik numarasını, yabancılar için pasaport numarasını, başvuru sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı ve yerleşim yeri ile yetkili kişinin imzasını, varsa, merkezi tüzel kişilik numarasını ve yetki belgesini içeren Türkçe dilekçe ile yapılır. Bu başvuru, yönetmelikte belirlenen şartlara uyulmak kaydıyla elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılabilir.
(3) Yapılan başvurulardan;
a) Belli bir konuyu içermeyenler,
b) Yargı organlarında görülmekte olan veya yargı organlarınca karara bağlanmış uyuşmazlıklara ilişkin olanlar,
c) İkinci fıkrada belirtilen şartları taşımayanlar,
ç) Sebepleri, konusu ve tarafları aynı olanlar ile daha önce sonuçlandırılanlar,
incelenmez.
(4) Kuruma başvuruda bulunulabilmesi için, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda öngörülen idari başvuru yolları ile özel kanunlarda yer alan zorunlu idari başvuru yollarının tüketilmesi gereklidir. İdari başvuru yolları tüketilmeden yapılan başvurular ilgili kuruma gönderilir. Ancak Kurum, telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ihtimali bulunan hâllerde, idari başvuru yolları tüketilmese dahi başvuruları kabul edebilir.
(5) Kuruma, illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar aracılığıyla da başvurulabilir.
(6) Başvurulardan herhangi bir ücret alınmaz.
(7) Kuruma, dördüncü fıkra uyarınca yapılacak başvuruya idare tarafından verilecek cevabın tebliği tarihinden, idare başvuruya altmış gün içinde cevap vermediği takdirde bu sürenin bitmesinden itibaren altı ay içinde başvurulabilir. Başvuru tarihi, dilekçenin Kuruma, valilik veya kaymakamlıklara verildiği, diğer hâllerde başvurunun Kuruma ulaştığı tarihtir.
(8) Dava açma süresi içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.
Bilgi ve belge istenmesi
MADDE 18 – (1) Kurumun inceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak istediği bilgi ve belgelerin, bu isteğin tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde verilmesi zorunludur. Bu süre içinde istenen bilgi ve belgeleri haklı bir neden olmaksızın vermeyenler hakkında Başdenetçi veya denetçinin başvurusu üzerine ilgili merci soruşturma açar.
(2) Devlet sırrı veya ticari sır niteliğindeki bilgi ve belgeler, yetkili mercilerin en üst makam veya kurulunca gerekçesi belirtilmek suretiyle verilmeyebilir. Ancak, Devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeler Başdenetçi veya görevlendireceği denetçi tarafından yerinde incelenebilir.
Bilirkişi görevlendirilmesi ve tanık dinlenmesi
MADDE 19 – (1) İnceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak Başdenetçi veya denetçiler bilirkişi görevlendirebilir.
(2) 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri saklı kalmak üzere, bilirkişi olarak görevlendirilen kamu görevlilerine her inceleme ve araştırma konusu için (1.000), diğer kişilere her inceleme ve araştırma konusu için (2.000) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere görevlendirmeyi yapanın kararı ile bilirkişi ücreti ödenir. Bu ödemeler, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz.
(3) İnceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak Başdenetçi, denetçiler veya uzmanlar tanık ya da ilgili kişileri dinleyebilir.
İnceleme ve araştırma
MADDE 20 – (1) Kurum, inceleme ve araştırmasını başvuru tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırır.
(2) Kurum, inceleme ve araştırma sonucunu ve varsa önerilerini ilgili mercie ve başvurana bildirir. Kurum, başvurana, işleme karşı başvuru yollarını, başvuru süresini ve başvurulacak makamı da gösterir.
(3) İlgili merci, Kurumun önerileri doğrultusunda tesis ettiği işlemi veya Kurumun önerdiği çözümü uygulanabilir nitelikte görmediği takdirde bunun gerekçesini otuz gün içinde Kuruma bildirir.
Dava açma süresinin yeniden işlemeye başlaması
MADDE 21 – (1) Başvurunun Kurum tarafından reddedilmesi hâlinde, durmuş olan dava açma süresi gerekçeli ret kararının ilgiliye tebliğinden itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar.
(2) Başvurunun Kurum tarafından yerinde görülerek kabul edilmesi hâlinde; ilgili merci Kurumun önerisi üzerine otuz gün içinde herhangi bir işlem tesis etmez veya eylemde bulunmaz ise durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar.
(3) Kurumun, inceleme ve araştırmasını, başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde sonuçlandıramaması hâlinde de durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar.
Raporlar
MADDE 22 – (1) Kurum, her takvim yılı sonunda yürütülen faaliyetleri ve önerileri kapsayan bir rapor hazırlayarak Komisyona sunar. Komisyon, bu raporu araverme ve tatil dönemleri hariç olmak üzere iki ay içinde görüşüp kendi kanaat ve görüşlerini de içerecek şekilde özetleyerek Genel Kurula sunulmak üzere hazırladığı raporu Başkanlığa gönderir. Komisyonun raporu Genel Kurulda ivedilikle görüşülür.
(2) Kurumun yıllık raporu, ayrıca Resmî Gazetede yayımlanmak suretiyle kamuoyuna duyurulur.
(3) Kurum; açıklanmasında fayda gördüğü hususları yıllık raporu beklemeksizin her zaman kamuoyuna duyurabilir.
Açıklama yapma yetkisi
MADDE 23 – (1) Kurumun faaliyetleri hakkında açıklama yapmaya Başdenetçi veya görevlendireceği denetçi yetkilidir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Personele İlişkin Hükümler
Personelin atanması
MADDE 24 – (1) Genel Sekreter, en az dört yıllık yükseköğretim kurumu mezunu, Devlet Memurları Kanununa tabi görevlerde on yıl hizmeti bulunan ve aynı Kanunun 48 inci maddesinde yazılı şartlara sahip olanlar arasından Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Diğer personel Başdenetçi tarafından atanır.
Kamu denetçiliği uzman yardımcılığı
MADDE 25 – (1) Kamu denetçiliği uzman yardımcılığına atanabilmek için, Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlar yanında aşağıdaki nitelikler de aranır:
a) Dört yıllık eğitim veren fakültelerden veya bunlara denkliği kabul edilmiş yurt içi veya yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak.
b) Yapılacak giriş sınavında başarılı olmak.
c) Sınavın yapıldığı yılın ocak ayının ilk günü itibarıyla otuzbeş yaşını doldurmamış olmak.
Kamu denetçiliği uzmanlığı
MADDE 26 – (1) 25 inci maddeye göre kamu denetçiliği uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla kamu denetçiliği uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri hâlinde Kurumunda veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Kamu denetçiliği uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile kamu denetçiliği uzman ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
Personele uygulanacak hükümler ile personelin mali ve sosyal hakları
MADDE 27 – (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda Kurum personeli hakkında Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki genel müdürlere uygulanan mali ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(3) Kamu denetçiliği uzmanlarına aynı derecede bulunan Başbakanlık uzmanları, kamu denetçiliği uzman yardımcılarına Başbakanlık uzman yardımcıları ve Kurumun diğer personeline ise Başbakanlıkta aynı unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan mali ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır. Başbakanlıkta emsali personele ödenenlerden vergi ve diğer kesintilere tabi olmayanlar bu maddeye göre de vergi ve diğer kesintilere tabi olmaz.
Kamu kurum ve kuruluşlarındaki personelin görevlendirilmesi
MADDE 28 – (1) Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda, kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar, kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler. Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı geçemez. Ancak ihtiyaç hâlinde bu süre üç ay daha uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı izinli sayılır. Bu personelin izinli oldukları sürece memuriyetleri ile ilgileri ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve emekliliklerinde de hesaba katılır ve yükselmeleri başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler
Bütçe
MADDE 29 – (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinden alınacak Hazine yardımı.
b) Diğer gelirler.
(2) Kurum bütçesinden bu Kanun kapsamındaki görevlerin gerçekleştirilmesine ilişkin giderler yapılır.
Yasaklar
MADDE 30 – (1) Başdenetçi, denetçiler, Genel Sekreter, kamu denetçiliği uzman ve uzman yardımcıları ile diğer personel, siyasi partilere üye olamazlar; herhangi bir siyasî parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef alan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayırımı yapamazlar; görevleri sebebiyle herhangi bir şekilde öğrendikleri mesleki veya ticari sırları görevlerinden ayrılmış olsalar bile açıklayamazlar, kendilerinin veya başkalarının yararına kullanamazlar.
(2) Başdenetçi, denetçiler, Genel Sekreter, kamu denetçiliği uzman ve uzman yardımcıları; kendilerinin, eşlerinin ve üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) kan ve kayın hısımlarının şikâyetlerini inceleyemezler.
(3) Başdenetçi, denetçiler, Genel Sekreter, kamu denetçiliği uzman ve uzman yardımcıları ile diğer personel, bu görevleri süresince resmî veya özel hiçbir görev alamazlar, ticaretle uğraşamazlar. Bilimsel yayınlarda bulunma, görevleri veya meslekleri ile ilgili olarak davet edildikleri ulusal veya uluslararası kongre, konferans ve benzeri toplantılara katılma, derneklerde üyelik ve kâr amacı gütmeyen kooperatiflerde ortaklık hâlinde bu madde hükümleri uygulanmaz.
Başdenetçi veya denetçiler hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması usulü
MADDE 31 – (1) Başdenetçi ve denetçilerin görevleri sebebiyle bir suç işledikleri öne sürüldüğü takdirde haklarında ceza soruşturması ve kovuşturması yapılabilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının iznine bağlıdır. İzin verilmesi veya verilmemesine ilişkin karara karşı itiraz mercii, Danıştayın ilgili dairesidir.
(2) Başdenetçi ve denetçiler hakkındaki soruşturma Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından yapılır. Açılacak kamu davası, Yargıtayın ilgili ceza dairesinde görülür. Temyiz mercii, Yargıtay Ceza Genel Kuruludur.
(3) Bu maddede hüküm bulunmayan hususlarda 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.
(4) Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlara ilişkin suçüstü hâli genel hükümlere tabidir.
Genel Sekreter ve personel hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması usulü
MADDE 32 – (1) Genel Sekreter, kamu denetçiliği uzman ve uzman yardımcılarının görevleri sebebiyle bir suç işledikleri öne sürüldüğü takdirde ceza soruşturması ve kovuşturması yapılabilmesi Başdenetçinin iznine bağlıdır. İzin verilmesi veya verilmemesine ilişkin karara karşı itiraz mercii Ankara Bölge İdare Mahkemesidir.
(2) Genel Sekreter, kamu denetçiliği uzman ve uzman yardımcıları ile diğer personel hakkındaki soruşturma, suçun işlendiği yer Cumhuriyet başsavcısı veya görevlendireceği Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır. Açılacak kamu davası aynı yer mahkemesinde görülür.
(3) Bu maddede hüküm bulunmayan hususlarda, Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.
(4) Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlara ilişkin suçüstü hâli genel hükümlere tabidir.
Emeklilik
MADDE 33 – (1) Başdenetçi, denetçiler, Genel Sekreter, kamu denetçiliği uzman ve uzman yardımcıları ile diğer personel, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılır. Başdenetçi ve denetçilerin sigorta primine esas kazanç tutarları, Başdenetçi için Başbakanlık Müsteşarı, denetçiler için Başbakanlık müsteşar yardımcıları esas alınarak belirlenir. Bu görevleri sırasında 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamına girenlerin bu görevde geçen süreleri makam tazminatı ile temsil tazminatı ödenmesi gereken süre olarak değerlendirilir ve emeklilik yönündenBaşdenetçi Başbakanlık Müsteşarı, denetçiler Başbakanlık müsteşar yardımcıları için belirlenmiş olan ek gösterge, makam tazminatı ile temsil tazminatından aynı usul ve esaslara göre yararlandırılır.
(2) Sosyal güvenlik kuruluşlarının herhangi birinden emekli aylığı almakta olanlardan Başdenetçi ve denetçi seçilenlerin, istekleri hâlinde emekli aylıkları kesilir ve 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında yeniden sigortalı sayılır. Bu şekilde emekli aylıklarını kestirmek suretiyle yeniden sigorta primi ödeyenlerin görev sürelerinin bitiminde emekli aylıkları genel hükümlere göre yeniden belirlenir.
(3) Başdenetçi ve denetçiler hakkında 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrası ile 5510 sayılı Kanunda yer alan yaş haddine ilişkin hükümler uygulanmaz.
Kadrolar
MADDE 34 – (1) Ekli listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvele Kamu Denetçiliği Kurumu bölümü olarak eklenmiştir.
Değişiklik yapılan hükümler
MADDE 35 – (1) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler” bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendine “Yüksek Kurum Uzman Yardımcıları,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Kamu Denetçiliği Uzman Yardımcıları,” ibaresi ve “Yüksek Kurum Uzmanlığına,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Kamu Denetçiliği Uzmanlığına,” ibaresi eklenmiştir.
(2) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (II) sayılı cetvelin “B) Özel Bütçeli Diğer İdareler” bölümünün Anayasa Mahkemesince iptal edilen 34 üncü sırası “34) Kamu Denetçiliği Kurumu” olarak yeniden düzenlenmiştir.
(3) 5/1/1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanununun eki (2) sayılı cetvele “Başbakanlık Müsteşarlıkları” satırından sonra gelmek üzere aşağıdaki satır eklenmiştir.
“Kamu Başdenetçisi 1 er " 5 " ”
Geçiş hükümleri
GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Başdenetçi ve denetçilerin seçimi ile Kamu Denetçiliği Kurumu kurulur.
(2) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten onbeş gün sonra Başkanlık tarafından Başdenetçi ve denetçi seçimi için aday adaylığı başvuru süreci başlatılır ve 11 inci maddede öngörülen usule uyularak seçim sonuçlandırılır.
(3) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dokuz ay içinde yürürlüğe konulur.
(4) Başdenetçi ve denetçilerin seçimi tamamlandıktan sonra Başdenetçi tarafından doksan gün içinde; bir defaya mahsus olmak ve ekli listede yer alan Kamu Denetçiliği Uzmanı unvanlı serbest kadro adedinin yüzde ellisini geçmemek üzere, 25 inci ve 26 ncı maddelerdeki şartlar aranmaksızın, doktora yapmış üniversite öğretim elemanları veya kamu kurum ve kuruluşlarında görevli olup, mesleğe özel yarışma sınavı ile girilen ve belirli süreli meslek içi eğitimden sonra özel bir yeterlik sınavı sonunda atanmış olanlardan kamu denetçiliği uzmanı olarak atama yapılabilir. Kamu denetçiliği uzmanı olarak atanacakların mesleklerinde en az beş yıllık deneyime sahip olmaları gerekir.
(5) Bu Kanun hükümleri, mahallî idarelerin eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışları hakkında, bu Kanunun bütün hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten bir yıl sonra uygulanmaya başlanır.
Yürürlük
MADDE 36 – (1) Bu Kanunun 17 nci maddesi yayımı tarihinden dokuz ay sonra, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 37 – (1) Bu Kanun hükümlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Bakanlar Kurulu yürütür.
28/6/2012

LİSTE

KURUMU      : KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
TEŞKİLATI   : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLARIN



Serbest
Tutulan




Kadro
Kadro

Sınıfı
Unvanı
Derecesi
Adedi
Adedi
Toplam
GİH
Kamu Başdenetçisi
1
1

1
GİH
Kamu Denetçisi
1
5

5
GİH
Genel Sekreter
1
1

1
GİH
Hukuk Müşaviri
1
1

1
GİH
Kamu Denetçiliği Uzmanı
1
20

20
GİH
Kamu Denetçiliği Uzmanı
2
20

20
GİH
Kamu Denetçiliği Uzmanı
3
20

20
GİH
Kamu Denetçiliği Uzmanı
4
20

20
GİH
Kamu Denetçiliği Uzmanı
5
20

20
GİH
Kamu Denetçiliği Uzmanı
7
50

50
GİH
Kamu Denetçiliği Uzman Yardımcısı
9
50

50
GİH
Mali Hizmetler Uzmanı
4
1

1
GİH
Şube Müdürü
1
2

2
GİH
Şef
3
3

3
GİH
Memur
7
1

1
GİH
Memur
8
2

2
GİH
Memur
9
2

2
GİH
Memur
10
2

2
GİH
Programcı
7
1

1
GİH
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni
7
4

4
GİH
Bilgisayar İşletmeni
7
4

4
GİH
Çözümleyici
2
1

1
GİH
Sekreter
7
2

2
GİH
Sekreter
8
1

1
GİH
Sekreter
9
1

1
GİH
Santral Memuru
9
1

1
GİH
Şoför
10
4

4
TH
Kütüphaneci
7
1

1
TH
Teknisyen
8
1

1
YH
Hizmetli
10
1

1
YH
Hizmetli
11
2

2
YH
Dağıtıcı
11
1

1

TOPLAM

246

246